11.Bölüm - Takip Ettin ?

35 2 0
                                    

"2 tane çadırımız var."

...

"Ee ben bunda bi sorun göremedim. Ne var ki ben Ela ile sende Mert ile kalacaksın."

"Yani. Zaten başka türlü olmaz." deyip onayladı beni Ela.

"Hadi ya... Bizde siz kız başınıza korkarsınız diye şey düşünmüştük..." deyiverdi Mert.

Ela ile ben aynı anda kahkaha atmaya başladık Mert'in o haline :D

Ela sakinlesince Mert'in yüzünü avuçlarının içine alıp " Dilan olmasaydı tamam belki olabilirdi ama Dilan var hayatım :)) "dedi.

Mert'in suratı düştü ama Ali bu durumdan memnun gibi "Ohh be iyi oldu. Zaten hiç güzel kokmuyorsun , o koku midemi bulandırmıştı. Kurtuldum çok şükür." diye laf attı. Şimdi tam o anda "hadi ya öyle mi ? Sarhoş olduğum gece ki notta 'Papatya Kokulu' diye bahseden adam mı söylüyor bunu?" Demek vardı ama... Sustum. Ali tam bu sırada "senin o iğrenc kokun yerine Mert'in ayak kokusunu çekerim" deyince sabrımın son noktasına taş attı ve bende dayanamayıp çantamdan siyah defterimi çıkartıp "Canım arkadaşlarım. Sarhoş olduğum gecenin sabahında odamda bir not buldum. Bunu sizlerle de paylaşmak isterim." deyip önce defteri Ela'lara uzatıp sonra da Ali'ye 9 numaralı bakışımı attım ki bu bakış 'ölümcül darbe' isimli bakışımdır. O muydu bana laf atan !

Ela ve Mert notu okuduktan sonra Ali'ye dönüp "hahahahah " diye insan dışı bir gülüş fırlattılar. Evet evet keyfim şimdi yerine gelmişti. Seviye her ne kadar yerlerde de olsa o domuzu bir şekilde alt etmek keyifliydi. :D

...

Akşam üstü Ela telefon edip "toparlan hadi yarım saate çıkıyoruz " dedi. Hayır anlamıyorum ki neden hep yarım saat kala haber veriyorlardı ki. Sonra bekletince de "Dilan çok geç hazırlanıyor!" oluyorum.

...

Kamp yapacağımız yer gerçekten şahaneydi. Yeşilin belki de binbir türü vardı. Beyler çadırları kurarken bizde Ela ile birlikte kücük çalı çırpı toplamaya gittik. Bu sırada tabi ki sohbet ediyorduk :

"Yalnız Dilan , sen bize notu verince Ali rekten renge girdi."

"Oh iyi oldu o hayvana. Hak etmedi mi ama ? "

"Hak etti valla ama ne bileyim öyle de olmaz ki. Adam zaten her an birini dövmeye hazır gibi bakıyor."

"Hahahah hadi be ordan sen bir de onu benimle sohbet ederken gör. Kedi gibi miyavlıyor kükreyen aslan :D "

"Hey Allah'ım ne ilginç benzetmelerin var kızım senin ya :D "

"Ama öyle. Böyle o çatık kaşlar gidiyor yerine Küçük Emrah modeli geliyor."

"Hahahah hadi hadi gidelim yeter bu kadar. Merak ederler simdi."

"O öküzün ölsem umrunda olmaz."

"Yok be , hastaneye geldiğimde çok kötüydü , hani kızıp bağıracaktım ama o hali cidden kötüydü de sesimi çıkartmadım. Demedi deme sizin bu adamla yolunuz açık."

"Olmaz olsun tövbe de Ela. Ömür geçer mi bu adamla ya ?? "

"Düğününde sorarım yavrum sana. :D "

"Benden önce siz bir evlenin de..."

"Yok , biz evlenmeyeceğiz."

"Lan ne diyoon ? Bekar yaşanmaaz! Tövbe . "

"Saçmalama Dilan ya. Açık hava yaramadı sana. Evlilik teklif etmez Mert bana. Onu diyorum. Evlenmekten korkuyor o. "

"Hadi be. Ama seninleyken çok mutluuu..."

"Mutlu olması benimle evlenmesi için yeterli değilmiş. Kavga ettik dün akşam bu yüzden. 2.yılımız bitiyor ama hâla annesine benden bahsetmedi. Evlenmek istemiyor. Ciddi düşünmüyor. Alışmış bekar hayatına. Sorumluluk ona ağır gelir. Anca gezelim tozalım. Yanında olayım , hastalanınca ona bakayım , sırtını okşayım , sen en iyisisin diye destek olayım... gibi şeyler. Aman boşver ya. Rica ediyorum konuyu açma yanında olur mu ?"

"Tabi ki kuzum ama bunu eve gidince konuşacağız detaylıca."

"Hı-hı olur."

"Nerde kaldınız yaa ?" Dedi Mert.

"Geldik be öldünüz mü?" Dedim. Sinir olmuştum bir kere. Uyuz!

"Hayır ama size birşey oldu sandık." dedi bay ilgili Ali!!!

"Öyle sansaydın gelir arardın. Burda kıçının üstünde oturuyor olmazdın."

"Gelecekti de ben biliyordum size birsey olamayacağını durdurdum onu. Ela değil de sana hele hiçbir şey olmaz. E ne demiş atalarımız 'kötüye birşey olmaz.'" diye aklı sıra bana laf soktu Mert.

"Hahahha eğer öyle olsaydı sen 2 yılda 9 kere trafik kazası geçirip mal gibi hastanelerde yatmazdın kardeşim." diye lafa girdi Ali.

"A aaa! Ela duydun mu Ali beni savundu! Hamgi dağda kurt öldü acaba ?"

"Şansını zorlama Dilan."diye kızdı bu kez. Dengesiz herif.

"Aman aman 2 dk sabit kalsan bir yerine birşey olur. Dengesiz."

"Biz gittik geldik siz hâla 2 tane çadırı kuramadınız mı?" diye konuyu değistirip Ali'nin konuşmasına fırsat vermedi canım arkadaşım.

"Bitti bitti."

"Hadi o zaman ateşi yakın beyler. Burası İzmir'e benzemez." diye yine çok bilmişliğimi yaptım.

"Ali bir sey sorabilir miyim?"

"Evet?"

"Kaptayken neden beyaz gömlek giydin?Hem rahat hareket edemiyorsun hemde gömleğini kirletiyorsun."

"Ya yanıma fazla bir şey almamışım. Kirlendi hepsi... Giyecek bir sey bulamadım. Doğru söylüyorsun sabah ne giyeceģim bir de o var." deyip gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Oha. Soyunuyor mu o ? Allah'ım bakamayacağım. Off inadıma mı yapıyor buuu? Çaktırmadan bakmaya çalışıyordum ki Ali ile göz göze geldik. Gerizekalı anladı kesin. Ay inanmıyorum ya. Gömleğinin kolları ve sırtı geriliyordu hareket ettikçe ama ben böyle bir şey beklemiyordum. Benim boyum kadar sırtının eni var!

Allah'ım sınıyor musun beni ?

"Dilaan ne oldu?" Ela beni daldığım dünyadan çıkarttı ve "daldın gittin. Belki 10 dk dır öylece duruyorsun " dedi.

"Daldı o daldı. " deyip hayvan gibi gülmeye başladı Ali. "Yooo şey sadece ... ııı... çişim geldi ya benim. Nereye yapcam?"dedim mecburen. Ali eli ile genis bir alan çizip "bak her yer tuvalet " dedi. "Ah pardon canım senin dogal ortamın dimi sen iyi bilirsin buraları." deyi döndüm arkamı ve uzaklaştım ordan . Çişim falan hikaye. Biraz ilerleyip bir ağaca yaslandım.

"Allah'ım sen yardım et." diye yüksek sesle düşündüm.

"Hahahha sakin ol Papatya Kokulu."

"Ali?"

...

Nasıl Olur Bilmem Ki ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin