35. Bölüm - Defol Git Desemde Gitme

15 1 0
                                    

"Dilan yapma , yalvarırım beni kendinden uzaklaştırma... Sana ihtiyacım var küçüğüm."eğee biraz daha onu dinleseydim ağlardım , onun ağlması zaten beni şaşırttı . Ona ağlamak da yakışıyor. Ama yapamam. Bu kadar kolay affedemem.
"Uyumak istiyorum."
"Hadi Ali , çık. Kuzu kantinden birşey istiyor musun?" Ela... işte kurtarıcı can dostum. Ali tam kapıya döndü , çıkarken de bana dönüp "seni seviyorum , celibonlar ve çikolatalarla geri geleceğim. Ha unutmadan ... yüzüğün..." Ali yatağın başındaki komodine bırakıp çıktı.

Ela kahve almaya gittiğinde kapıdan içeri Arda girdi. "Geçmiş olsun yengecim , abim hayvanı yapmış doğru mu?"
"Hayvan demesene abineee. Hem sen nasıl geldin? Daha bu sabah gittin?"
"Gitmedim , anlatacağım ama aramızda?"
"Söz."
"Birkaç gündür buraya tayin işlemlerimi yaptırmaya uğraşıyordum oldu en sonunda. İstanbul Üniversitesinde hemde Dekan olarak işe başladım. Taşınma iznide verdiler. Siz ya da biz evlenene kadar abimle kalacağım , sonra da artık bakalım. Ela sevinir mi sence?"
"Bilemiyorum. Keşke ona da bir danışsaydın. Emri vakilerden pek hoşlanmaz... "
Aslında Ela buna çok sevinirdi ama bunu Arda'nın bilmesine şimdilik gerek yoktu.
"Hadi ya... Neyse şimdilik senin için geldiğimi söyleyim bari."
"He benim için gelmedin yani , sen bir daha gelirsin  yenge yemekte ne var diye hahah , ahh!"
"Noldu ya?"
"Gülünce beynimin içinde sanki filler halay çekiyor gibi oluyor. Noluuyor?! Abin hayvanı yüzünden."
"Bana diyordun hayvan denilmez diye noldu?"
"Ben derim , sen diyemezsin. Arda bir şey soracağım... Sence abini affedip yüzüğü takmalı mıyım?"
"Bence bir süre affetme. Affedince de yüzüğü takma. En azından nikah kıyılana kadar. Hem böylece abimin aklı başına gelir ki dün gece gelmiş... olsun olsun sen yine de bir süre takma. Mesela Ela yüzüğü takmasa ben asla kaldıramam bunu , çok koyar bana."
"Yüzük aldın mı ki?"
"Bende sana onu sorayım ,alayım mı?"
"Bence al hazırda dursun. "
"Eyvallah yengelerin bir tanesiii "
"Bana da yenge deyip durma be "
"Tamam tamam ben gideyim de abime bir bakayım, Elayı öp yerime ya da öpme ben öperim." Deyip çıktı. "Manyak çocuk."
Çocuk diyorum ama benden büyük :)

"Diloş, Arda gelmiş :)) "
"Gördüm kuzum bana geçmiş olsun dedi "
"Geldi öptü , abime bakayım dedi gitti. Neye uğradığımı şaşırdım."
"Kanka bende çok yeni tanıtorum ama hemen kanım kaynadı vallahi"
"Birde beni düşün, o kadar iyi geliyor ki bana etrafımda olması ... ama korkuyorum ya giderse?"
"O kolay kolay gitmez kuzu , abisinden pay biçsene. "
"Sahi sen ne yapacaksın?"
"Sıçacağım tabi ki ağzına."

***
Ali hastanede kaldığım günler boyunca sabah günaydına gelip gidiyor geceleri de iyi geceler demeye geliyordu. Hergün biraz daha soğuk davranıyordum. O da günden güne umudunu yitiriyor gibiydi. Konuşmayı geçtim , o yokmuş gibi davranıyordum. Eve geçtiğim ilk günde elinde kocaman bir kutu içinde 'tublerone , jelibon , damak , kakaolu süt'ten oluşan dörtlüyle geldi. Elime verdiği gibi yere koydum. Tripse tripti.

"Yeter Dilan yeteeerrrr!!!! Canını yaktığımın karşılığını fazlasıyla aldım , seni hastanede yatarken gördüğümde aldım cezamı. Ne olur artık görmezden gelme beni. Affet. Yalvarırım..."
"Ali... sorun beni denize atmış olman ya da cezalandırmak istemiş olman değil , sorun gözünü kırpmadan defol git diyebilmen. Benim sana ihtiyacımın olduğunu , seninle büyüyeceğimi söyledim. Sen daha ilk hatamda , kavgamda beni kapı dışarı edersen ben geri gelemem ki... Ben sana sığındım , aşkına inandım , koruyup destek olmana güvendim. Özür dilemek için geldim yanına... Şimdi senin ötekilerden farkın ne?"
"Küçüğüm , özür dilerim. Çok çok özür dilerim. Anlaşılan bende seninle büyüyeceğim."
"Olmaz Ali. Benim büyümek için sığındığım da bana sığınırsa temelimizi kim atacak?"
"Dilan'ım , çok çaresizim. Tek istediğim sana biraz sarılmak. Günlerdir canımın ucundasın. Beni senden ayrı tutma."
"Sana güvenemem. Yalnız kalmak istiyorum."
"Yalnız kalamazsın , ben varken yalnız kalamazsın."
"O zaman git Ali!"
"Gitmeyeceğim. Yemin ederim ölsemde gitmeyeceğim. Ne yanından ne de hayatından. Alış artık bana. "
"Ben sana alışayım , sen gitme eyvallah ama bana defol git de . Bu mu planın. Ben gidemeyeceğim o kadar acizim , sen git mi diyeceksin? "
Ali oturduğu yerden hızla kalkıp elini saçlarına attı. Derin bir iç çekip yanıma oturdu.
"Tamam affetme. Affetme ama evlenelim. Tak yüzüğü."
"Hahaha bir de bu mu çıktı şimdi? Ben işimi garantiye alayım mı diyorsun? "
"Neden söylediklerimi ters anlıyorsun?"
"Çünkü düz anlarsam yanımda kalmana müsade ederim. Ters anlamalıyım ki seni affetmeyim."
"Neden ama? Beni affetmemen neden? "
"Ali sana senin dilinden konuşayım mı? DEFOL GİT ALİ , al çikolatalarını da DEFOOL GİİT!!!"
Çikolataların olduğu kutuyu alıp sanki ben bunları hiç söylemişim gibi açıp yemeye başladı.
"Ben kendimi çocuk bilirsim ama sen benden de çocuk çıktın. Ben arkama bakmadan gittim , sıra sende. İstenmediğin yerde mi duracaksın?"
"Ben seni tanıyorum , gitmemi istemiyorsun."
"Off ne halin varsa gör , şu celibonu versene."
"Kakaolu süt?"
"Ver ver , sakız almadın mı?"
"Unuttuuum "
"Git al da gel."
"Yanından ayrılamam kusura bakma."
"Mutfakta masanın üstündeki gondolda var , onu getir bari."
"Neydeee? Gondolda mı?"
"Böyle gondol gibi cam kase işte."

O yediğim çikolataların , celibonların üstünden bir saat geçmedi ki acıktım.
"Acıktım ben ne yesek?"
"Yuuuh! Pardon , ne yemek istersin?"
"Hahaha sandviç yapar mısın?"
"İsteyelim Simi Sarayı'ndan..."
Dişlerimi sıkıp "yıpır mısın?"deyince olayın ciddiyetini anlamış olacak ki
"Neyli olsun?"
"Kaldır beni bende geliyorum mutfağa."

Nasıl Olur Bilmem Ki ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin