1. Bölüm - Ilk Gün

177 1 1
                                    

Evde otur otur sıkılmıştım ve yapacak birşeyler bulmam gerekiyordu. Ördüğüm battaniyenin de ipleri bitmiş, yarım aklmıştı. Telefonum titredi. Operatörümdür başka kim olabilir ki ? Hiç bakmadan fırlatıp attım telefonu. O derece yalnızım. En yakın arkadaşım erkek arkadaşı ile birşeyler yapıyor , programları vardı bugün biliyorum. E ondan başka da iyi gelen birsey yok ki bana. Televizyon açık fakat sesi kısıktı , duymak istediklerim o saçmalıklar değil de içimdeki'nin sesiydi. Aslında dışarı çıkıp kendim için birşeyler yapabilirdim. Mesela önce kuaföre gidip birazcık saçlarımı kestirip fön çektirebilirdim ordan da tuhafiyeye uğrayıp iplerimi alır eve dönerim. Adliyeye gitmedim çünkü davam yok . Resmi evrak islerini de halltmiştim. Tam kalkıp hazırlanmaya başlayacaktım ki gözüm televizyondaki reklama ilişti , operatörümüm reklamıydı. Sinema günüymüş bugün. Aslında fena fikir değildi... Birden fark ettim ki bugün aslında benim günüm. Yani şöyle ben çarşamba günlerini çok severim ve bugünün çarşamba olduğunu tamamen unutmuşum. Bugün iyi şeyler olma olasılığı çok yüksek. Elimi çabuk tutup hazırlansam iyi olur. Eylül ayındayız ve hava da fena değil hâla şort giyilebilir. İzmirin en sevdiğim yanlarından biri de bu ; havalar geç soğuyor...

.

.

.

Kuaförden çıktığımda kendimi gayet iyi hissediyordum , sanki gün batmak üzere değilmiş de yeni başlıyormuş gibiyim. Vizyonda bir komedi filmi varmış , bu iyi oldu . Biletimi alıp 15 dk sonrası için beklemeye başladım. 10 dk da reklamlar sürse... Yaklasık yarım saatim var. Karnımın da isyan bayraklarını çektiği dakikalar... Bari arka sokakta bir waffle yiyeyim diye çıktım sinemadan. Her zamanki gibi orman meyveli waffle'ımı yerken yanımdan gelip geçenlere takıldı gözüm. Telaşsız ve adımlarından , gidecekleri yerden emin olan insanlar...

Fazla oyalanmasam iyi olur . İplerimi de alsam mı acaba derken vaktin geldiğini fark edip telaşla sinema binasına doğru ilerledim. Salona girdiğimde henüz başlamamıstı film , şans . Oturdum yerime . Yanım boştu . Çantamı ve hırkamı (akşam soğuğuna kalma ihtimaline karşı ince bir hırka) yanımdaki koltuğa bıraktım. Film başlamış hatta ilk 15 dk sı bitmekteydi. Önümden habire gelip geçen uzun boylu bir adam var. Yerini arıyor sanırım ama artık raharsız edici olmaya başladı. Bir hışım "Beyfendi her yer boş. Bir yer beğenip oturamadınız , hayır o değil filmi bana da zehir ettiniz." diye gürledim. İcerisi karanlık olmasına rağmen filmden yansıyan ışık yüzüne vuruyor ve sert hatlarını belirginleştiriyordu. Öyle bir bakış attı ki kendimi suçlu hissettim. Neyse çok şükür beyfendi oturabildi. Film araya girdiğinde mısır almak için dışarıya çıkmıstım ki döndüğümde bir de ne göreyim yerimde oturuyor! Tamam heryer boş olabilir ama ben bizzat istemistim ortanın ortasını! Yanına doğru hızlı adımlarla yürürken göz göze geldik , anlamış olacak ki küstahca bir bakış attı. Domuz. "Beyfendi pardon ama orası benim yerim." dememe kalmadan elini cebine atıp biletini çıkarttı.Gözüme soktu resmen. "Bakın burası benim yerim." Bende biletimi çıkartmak için elimi çantama attım ki ; o çantada aylar öncesinin bile fişi vardı . Ara ki bulasın! Uzun uğraşlar sonucu buldum ve bende onun gözüne soktum biletimi. "Hayır , bakın burası bana ait." "Buyrun gişeye gidelim ve orada çözelim sorunu

" dedi. Hıh , çok bilmiş. Sen demesen ben akıl edemeyecektim zaten! Gişedeki kızın hatasıymış. Yanlış seansla karıştırmış. Tabi ben sinirden kuduruyorum. Adamın küstah ve ukala tavırları bir yandan , kızın saf ve iş bilmezliği bir yandan... Filminde zaten yarısı gitti. Biletimi adama verip "Buyrun beyfendi gönlünüzce yayılın yerinize , zira ben artık izlemeyeceğim filmi tadı kaçtı da birazcık!" demeye kalmadan kolumdan tutup "Kusura bakmayın , rahatsızlık verdim" dedi. Ne münasebet. Kendini ne sanıyor bu adam ? "Kolumu alabilir miyim ??? " "Afedersiniz..." arkamı dönüm yürümeye başladım çıkışa doğru. Arkamdan seslendi . "Dilan Hanım... Bir saniye lütfen , bekler misiniz ? " Adımı mı söyledi o ? Noluyoruz ya ? Arkamı döndüğümde bana doğru koştuğuna şahit oldum . Yok yok bu çarşambada bir sorun var. "Evet?" "Benimle kahve içer misiniz ? " Anlayamadım ? Bu adam az önce bana kahve içmeyi mi teklif etti? Densizliğin bu kadarı. "Vaktim yok kusura bakmayın. İyi akşamlar." Ben şimdi bu adama niye iyi akşamlar dedim ? Deliriyorum! "Buna mecbursunuz desem?" "O niyemiş?" Ben yürürken o da yanıma yetişip benimle birlikte yürümeye başladı. "Çünkü bende size ait birşey var..."

Nasıl Olur Bilmem Ki ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin