Medya: Bizim güzellikler ama Jin biraz farklı.😄
Merhabalar, uçtum geldim...
Destekleriniz ve fikirlerinizi esirgemeyin lütfen...
***
Elimdeki çiçeğe son bir kez daha bakarak yaşaran gözlerimi kırpıştırdım. Omzuma sarılan Hyosang hyungun omzuma sardığı kolundan destek alarak binaya doğru yöneldik. Bugün Min Seo'nun ölüm yıldönümüydü. 16 Nisan... İyiyim sanıyordum, iyiydim. Onu çoğu zaman ziyarete gelsem de... Bugün onun ellerim arasından kayıp gittiği gündü. Küçük adımlarla bana alan tanıyan kalabalığı geçerek çiçeği güzel fotoğrafının önüne bıraktım ve dudaklarımı fotoğrafına bastırdım.
"Seni çok özledim meleğim... Biliyorum ağlamamı sevmiyorsun ama izin ver bugün ağlıyayım. Hasretin böyle yakarken yüreğimi, dik duramam."
Yaşaran gözlerimi silerek geriye çıktım ve Kook'un beni kollarıyla sarmasına izin verdim. Orada öylece durup insanların ona olan özlemlerini ve küçük hıçkırıklarını dinledim. O köprüye gitmek istiyordum. Belki beni kötü etkileyecekti ama ilk aşkımı kaybettiğim yerde bir kez daha anmak istiyordum.
"Kook..."
"Efendim hyung?"
"Beni köprüye götürür müsün?"
"Hyung, oraya gittiğinde daha kötü oluyorsun."
"Ona kaybettiğim yerde bir kez daha sevgimi dile getirmek istiyorum."
"Hyung seni oraya götürmek istemiyorum. Her yıl aynı şeyi yapıyorsun. Seo nuna burada olsaydı seni bir güzel azarlardı. Lütfen eve gidelim."
"Kook-"
"Eve gidiyoruz. Bir kerede beni dinle."
Bir şey demeyerek başımı omzuna geri yasladım. Bir saatin sonunda Min amca ve teyzemle vedalaştım. Hyungun arabasına binerek başımı cama yasladım. İyi olacaktım. Hep böyle olurdu. Yarına iyi olacaktım. Burnumu çekerek gözlerimi kapattım. Namjoon hayata geçirdikleri proje ile uğraştığı için yaklaşık iki haftadır ara sıra buluşuyorduk. Bu durum benim yararımaydı, böylelikle istediğim gibi ağlayabiliyordum. Diğer çocuklardan bu konu hakkında ona bahsetmemeleri hususunda ricada bulunmuştum ve onlarda-her ne kadar istemseler de-kabul etmişlerdi.
"Geldik."
"Hyung sen de gel."
"Annemgilin yanına dönmem lazım. Sen de sakın kendin fazla üzme. Seo burada olmayabilir ama ben hâlâ buradayım. Seni ben de dövebilirim."
Onu başımla onaylayarak arabadan indim. Ceketimi çıkararak kendimi koltuğa attım ve boş bir şekilde tavana baktım.
"Hyung sana yiyecek bir şeyler pişireceğim."
"Zahmet etme lütfen. Pek iştahım yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suyun Buruk Ruhu (Namjin)
FanfictionBir tarafta sevgilisini geçirdikleri bir kaza sonucu kaybetmiş olan ruhu yaralı Kim Seokjin, bir tarafta ailesi tarafından hep baskı gören ve sevgi denen kavramı tam olarak asla anlamamış olan Kim Namjoon. Kim Seokjin bir gün karşılaştığı fırsat say...