16.Bölüm "Çok Alıştım Ona"

766 65 75
                                    

Medya: Bizim güzellikler...

Merhabalar, uçtum geldim.<3

Desteklerinizi esirgemeyin lütfen...

***

Kim Seokjin'in Anlatımıyla

Sıcakladığımı hissederek yavaşça gözlerimi araladım. Namjoon'un çıplak göğsü ile karşılaşınca gülümsedim. Çok alışmıştım ona. Ona, onun güzelliğine. En çok da yüreğinin güzelliğine... Onu uyandırmamaya çalışarak yavaşça doğruldum göğsünden. Saate baktığımda dokuza geliyordu. Benimle olduğu zaman çoğu şeyini aksatıyordu. Ne spor yapıyordu ne de erken kalkıyordu. Bunu benimle olduğu zamanlar daha huzurlu hissetmesine bağlıyordum. Yavaşça yanağını okşamaya başladım. O kadar yakışıklıydı ki saatlerce izlesem sıkılacağımı sanmıyordum. Yavaşça gamzesinin olduğu yere dudaklarımı bastırdım hemen ardından da çenesine. Bugün ki dersim on ikideydi. Uyandığında ne yapacağımızı kararlaştırmamız gerekiyordu? Yatağı almaya ne zaman gidecektik ve bu yatağı ne yapacaktık? Uzanıp dolgun dudaklarına küçük bir buse bıraktım. Dün gecenin hissini yeniden hisseder gibi olunca titredim. Tanrım... Aldığım en iyi öpücüktü. Gerçi Seo'den başka kimseyi öpmemiştim ama...

Durgunlaşan düşüncelerim ile yanağımı Namjoon'un kaslı gövdesine geri yasladım. Uzun zamandır yoktu meleğim, her ne kadar bencilce de olsa onu rüyalarım da görmek istiyordum. Nasıl istemezdim ki? O benim çocukluğum, gençliğim, yetişkinliğim, ilk aşkım, ilk sevgilim ve niceleriydi. Onu ziyaret edeli iki haftayı geçmişti ama o bana uğramamakta hâlâ ısrarcıydı. Geceliğimin içine girip belimi kavrayan el ile sıçradım. Bu çocuğun belimle alıp veremediği neydi? Uyanmış mıydı? Hareket etmiyordu, o halde hâlâ uyuyordu. Uyanması gerekiyordu. Babasının yurtdışına çıkacağını söylemişti şirkete gitmesi gerekmiyor muydu? Gidecekse daha eve uğraması gerekiyordu. Malum takım elbise giymesi lazımdı.

Dünkü görüntüsünü hatırlayınca yutkundum. Kalıplı vücuduna siyah takım öyle bir oturmuştu ki, fakültede ona bakan bir sürü kız yakalamıştım. Bunun yanında bakan erkekleri de unutmamak lazım. Adamın nefes alan her canlıyı etkileme yetisi var. Parmaklarımı yavaşça çıplak gövdesinde ve karın kaslarında gezdirmeye başladım, bir yandan da kokusunu içime hapsediyordum. Benim aksime sert sayılabilecek bir kokusu vardı. Buram buram fırtınalı deniz kokuyordu. Rahatlatıcı ama aynı zamanda da etkileyici... Kafamı kaldırıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Altdudağının sağ tarafında gördüğüm hafif bere ile gülümsedim. Dün ben yapmıştım büyük ihtimal, pişman değildim.

"Namjoon!"

Bir buse daha çaldım dudaklarından.

"Namjoon!"

Dudaklarımı yine bastırdım ama geri çekilemeden dudaklarımı sertçe kavradı ve beni altına aldı. S*ktir! Bu çocuk uyumuyor muydu? Ah, kimin umurunda... Ensesini sertçe kavradım ve öpüşüne karşılık verdim. Öpücüğü derinleştirmeden yavaşça uzaklaştı.

Suyun Buruk Ruhu (Namjin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin