11.Bölüm"Eğlenme Sırası Bende..."

873 89 128
                                    

Medya: Miya

Merhabalar, uçtum geldim! Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. <3

Kitabımı beğeniyorsanız arkadaşlarınıza da tavsiye edebilirsiniz...

***

Namjoon bana cevap vermeyerek bakışlarını kaçırdı. Gözlerim yavaşça fotoğraflarımın üzerinde dolandı. Çok fazlaydı. Kimi instagram da paylaştıklarımdandı kimi ise ben uyurken veya habersizce çekilen fotoğraflardı

"Neden böyle bir şey yaptın?"

"Sen yokken seni izlemek iyi geliyor. Geceleri yatmadan önce seni izlersem daha rahat uyuyorum. Ya da her zaman senin yanında olamıyorum ve seni görmek iyi geliyor. Kötü bir amacım yok gerçekten."

Ne diyeceğimi bilemeyerek telefonu kenara bıraktım.

"Kızdın mı?"

Kızmamıştım aslında sadece garipsemiştim.

"Geçen beni üstsüz çektiğinde telefonu vermeme sebebin buydu değil mi?"

Bakışlarını kaçırıp beni cevapladı.

"Evet."

Bir şey demeyerek karnında oturmaya devam ettim ve onu inceledim. Parmaklarımı göğsüne sürterek boynuna geçtim. Elimin altında dalgalanan âdemelması ile ben de yutkundum. Parmaklarımla nazikçe yüzünü okşadım burnunu severek dudaklarına geçtim. Dolgun et parçaları ben onlara dokunur dokunmaz aralanınca boğazımın kuruduğunu hissettim. Sıcak nefesi parmak uçlarıma vuruyor kahveleri ne yaptığımı çözmeye çalışıyordu. Belimdeki elleri sıkılaşınca ona baktım. Parmaklarım dudaklarında konaklamaya devam ederken fısıldadı.

"Buna devam etmemelisin."

"Neden?"

"Çünkü sana verdiğim sözü bozabilirim."

Bir anlık, sadece bir anlık her şeyi yok saymak istedim. Yavaşça ona doğru eğildim ve parmaklarım ile çenesini kavradım. Kahvelerinin koyulaşmasını nefes nefese izlerken fısıldadı.

"Seokjin, yapma."

"Bunu istemiyor musun?"

Dudaklarımı istem dışı yalarken konuşmaya devam ettim.

"Beni öpmek?"

"İstiyorum. Çok istiyorum. Ama olurda sonradan pişman olursan kahrolacak olanın ben olduğumu da biliyorum."

Yutkunarak kendime gelmeye çalıştım. Kafasını öne uzatıp burnuma küçük bir buse kondurdu ve elini enseme sararak başımı boynuna bastırdı. Üstüne uzanıp yutkunarak akıp giden dereyi izledim.

(Lütfen çok sövmeyin...)

Bunca zaman o beni öpmek için imalarda ve istekte bulunurken az kalsın ben onu öpecektim. Belki de sonradan buna pişman olacak ve yine ona patlayacaktım. Orada hiçbir şey yapmadan öylece uzandık. Bu bile o kadar iyi geldi ki. Şehrin kalabalığından uzaklaşmak harika bir duyguydu. Göğsünden kalkmadan sepeti kendime çektim çileklerin olduğu kabı çıkartarak hızla açtım. Kavradığım iri bir çileği ona doğru uzatırken gülümsedim. Ellerini başının altına koyarak çileğin hepsini ağzına aldı. Elimde kalan çöpü kenara bırakarak sarı saçlarını süzdüm. Güneşin altında parlıyorlardı. Hafiften kahve dipleri görünmeye başlamıştı ama kesinlikle kötü durmuyordu.

Suyun Buruk Ruhu (Namjin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin