15.GÖZ HAKKI

4K 181 14
                                    

Bazen hiç beklenmedik an da bir şeyler olur, aleyhimize olan durum lehimize çevrilirdi. Pelin Su'ya gelen telefon sayesinde derin bir nefes almış, onu ve Poyraz'ı uğurladıktan sonra aldığım nefesi rahatça vermiştim.

Merve de sonra anlatırım deyip Mustafa'yı da aldığı gibi gitmişti. Geriye ben, Akgün ve Cennet kalmıştık.

Evet, cehennemin dibine Cennet ile gidiyorduk.

Yanımdan yürüyen Akgün'e kısa bir bakış atıp yüzümü Cennet'e doğru çevirdim. " Sen en çok neli dondurmayı seversin ?"

Belki ortak bir noktamız vardır diye beklentiyle baktım, tebessüm eden kıza.

" Böğürtlenli," diyen kızdan istediğim cevabı alamamıştım ama yine de gülümsedim. Akgün'ün bana kendi elleriyle yedirdiği böğürtlen reçeli sürülmüş ekmeğin tadı hâlâ damağımdaydı. Unutmamıştım ve asla unutamayacaktım.

" Sen ?" Koluma giren Cennet'e cevap vermeme fırsat vermeyen Akgün "Limonlu ve kakolu," deyip bana bakmadan yürümeye devam etti.

" Evet," diyerek Akgün'ün sözlerini onayladım. Bana sayısız dondurma aldığı için neli sevdiğimi bilmesi gayet normaldi. Peki kalbim neden onun cevabını duyar duymaz hızlanmaya başlamıştı ?

Ah aptal aşık !

Bir kaç metre ilerimizde kalan dondurma dükkanına kalp çıkan gözlerimle bakıp yürümeye devam ettim. Bendeki dondurma sevdası, Akgün'ün Beşiktaş sevdasıyla yarışırdı.

" Ağzının kenarından akan suyu sil de yolumuza devam edelim."

Cennet, Akgün'ün sözlerine kıkırdadığı için ona ters bir bakış atıp Akgün'e doğru döndüm. Bakışım etkili olmuş olacak ki Cennet usulca kolumdan çıkıp bizi izlemeye başladı.

" Ha ha ha. Çok komik," deyip ikiliyi arkamda bırakıp yürümeye devam ettim. Akgün'ün sözleri bana sürekli bir an'ımızı hatırlatıyordu. Ah Hayri ah, boyun posun devrilsin !

" Hoş geldin kızım," deyip babacan bir tavırla gülümseyen Salih amcaya aynı samimiyetle karşılık verdim. "Hoş buldum dünyanın en iyi dondurmasına sahip adam."

Onun yaptığı lezzetli dondurmalar sayesinde bir çok defa hasta olmuştum. Yedikçe yiyesim geliyor, asla doymuyordum. Salih amca da bana kıyamadığı için dört top dondurma yememe ses etmiyordu. Hastalandığımı duyunca da vicdan azabı çekiyor bir daha sana dondurma falan yok kızım diyordu.

Tabi bu sözleri hep havada kalıyordu. Başımı yana yatırıp, tatlı bir şekilde tebessüm ettiğimde hemen gardını indiriyordu.

" Selamünaleyküm amcam," diyen Akgün'ün kalın sesi kullağıma ilişince hemen kendime çeki düzen verip, çaktırmadan ağzımın kenarını kontrol ettim. Şimdilik bir sıkıntı yoktu ama yine de arada bir kontrol etsem iyi olurdu. Akgün yüzünden iyice paranoyak olmuştum.

Sakin ol Açelya ! Senin ağzının kenarından asla su akmaz. Umarım...

" Aleykümselam oğlum. Ne iyi ettiniz de geldiniz. Çoktandır görmüyorum sizi."

Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Akgün yanımda olmayınca dondurma yemek için Salih amcanın yanına gelemiyordum. Çocukluğuma ihanet edecekmişim gibi gelirdi. Belki saçmaydı ama bana göre öyleydi.

" İş güç derken fırsat bulamadık be amcam. "

" Ah bilmez miyim oğlum. İş güç araya girince insan kendine ayıracak tek dakika bile bulamaz."

Salih amca yılların vermiş olduğu yorgunluğu yüzünün her santiminde ve saçlarının her telinde taşıyordu. Bütün derdi evine ekmek götürmek , karısını ve çocuklarını ele muhtaç etmemekti. Dört kişilik bir aileydiler. Başka da kimseleri yoktu zaten.

SAKLIMDASINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin