Mahalle Hikayesi.
Süs havuzunun karşısında kalan mavi boyalı duvara baktım. Gözyaşlarımı yüzüme akıtmak yerine yüreğime akıttım. Öyle bir yangın başlamıştı ki yüreğimde , onu kimse söndüremezdi.
Gözyaşlarım söndürmeye yeter miydi ?
Yetmezdi.
Sözle...
Kalın kırmızı çizgilerle her santimini hesapladığım sınırlar.
Ansızın kalbimde küçük zelzeleler oldu ve itinayla çizdiğim her çizgi sanki hiç var olmamışlar gibi kayboldular. Kaybolan çizgilerin yerine müptelası olmadığım tuhaf izler çıktı. Önce şaşırdım sonra sorguladım. Zaman aktıkça, yıllar geçtikçe tuhaf dediğim izlerin müptelası oldum.
Karanlığa teslim olmadan önce alnımda hissettiğim dudak Akgün'e aitti. Yine yerinde duramamış müptelası olduğum izlere bir yenisini daha eklemişti.
Onunla ve müptelası olduğum izleriyle başım derteydi fakat derdimi seviyordum.
Sen iflah olmazsın kızım !
" Nefes al ve kendine gel. Dün gecenin etkisinden çık Açelya," deyip kalbimin üzerine koyduğum elimi yavaşça indirdim. Merve'nin anlattıklarına kapılıp binbir türlü hayalin peşine yeniden düşmüştüm.
Akgün'ün beni kucağında taşıyıp, yatağına yatırdığına ve alnımdan öptüğüne hâlâ inanamıyordum.
Allah'ım eğer bu bir rüyaysa lütfen sonsuza kadar uyuya kalayım.
" Dünyadan Açelya'ya, dünyadan Açelya'ya," deyip iki elini yüzüme doğru salayan kızın kollarından tuttum.
" Kafayı mı yedin ikiz? Elini kolunu salamayı bırak."
" Ben mi kafayı yedim ? Kızım iki saattir sana ulaşmaya çalışıyorum. Dünyayla bağlantını kesmiş aptal aptal sırıtıyorsun."
Delicesine aşıktım ve aptal aptal sırıtmam bence normaldi.
Merve'nin kollarını bırakıp boy aynasına doğru döndüm. Kuş yuvasına dönen saçlarımı elimle az da olsa düzeltip "Mavi mi yoksa siyah mı?" diye sordum.
" Mor," deyip yatağa oturan ikizime gözlerimi devirip "Olmaz," dedim.
" Neden olmasın ? Hem benim en sevdigim renk."
" Başka bir zaman diliminde olsaydık itiraz etmeden dediğin renkte bir elbise giyerdim ama bugün olmaz ikiz. Senin en sevdigin renk değil, Akgün'ün en sevdiği renkler olmalı."
Boy aynasının önünden çekilip bir elini çenesinin altına koymuş, kıstığı gözler eşliğinde düşünen kıza kısa bir bakış attım. Söylediklerimi anlamış ve düşünmeye başlamıştı. Bir kaç saniye sonra hızlıca ayağa kalkıp buldum diye bağıracaktı.
" Buldum !"
Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp gülümsedim. Yine yanılmamıştım.
" Hem mavi hem de siyahı aynı anda üstünde taşıyacaksın." Heyecanla parlayan gözlerini üstümden çekip beyaz dolaba doğru koştu. Çift kapaklı dolabın her iki kulpundan tutup aynı anda açtı. Askıya özenle asılmış elbiseyi alıp yanıma yaklaştı.
" İşte aradığın parça bu."
Merve'nin daha iyi görebilmem için önünde tuttuğu elbiseyi alıcı gözle inceledim. İkizim yine beni anlamış nasıl bir şey istediğimi anında bulmuştu.
Dakikalarca başında beklediğim dolaptan bulması tuhaftı. Onun bir çırpıda bulduğunu ben dakikalarca aramıştım.
Aşk gözümü tam anlamıyla kör etmiş olmalıydı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
