16.ÇOK EĞLENECEĞİZ

4K 152 4
                                    

Zor zamanlar atlatmış ve bir çok imtahandan geçmiştik. Bazen en büyük imtahanımız sevdiklerimiz olmuştu, bazen ise tırnağımızın ucu kadar değeri olmayan insanlar.

Yeni sınavımız şerefsiz enişteydi.

Sınavı tek kalem oynatışımızla bitireblirdik fakat konu Aysun teyze ve sağlığı olunca kalemi elimize almaya bile korkar olduk. Yıkılan kadının paramparça olmasına yüreğimiz el vermiyordu. Bu yüzden bize yardım edecek ve doğru yolu gösterecek kadını her iki taraftan kuşatmış, şerefsiz enişte hakkındaki gerçekleri anlatmıştık.

Merve tüm bildiklerini Derya anneye anlatmıştı fakat ikinci annem buna hiç şaşırmadı. Bu olayı önceden biliyor olma ihtimali aklıma gelince kaşlarım kendiliğinden çatılıverdi.

" Haksızlığın karşısında susan ve göz yuman dilsiz şeytandır," derlerdi. Derya annemin dili en az Merve kadar iyi çalışırdı fakat melek gibi kadındı. Şeytan olabilecek en son insan bile değildi.

Peki ya neden susmuştu ?

" Bana çattığınız kaşlarla bakmayın kızlar. Aysun'un da haberi var."

Darbe üstüne darbe alıyorduk.

" Teyzem o şerefsizin onu aldattığını bile bile hâlâ yanında mı duruyor ?" Sesinin tonuna mukayet olamayan Merve sayesinde Eyüp baba mutfağa kadar gelip "Ne oluyor hanımlar ?"diye soruverdi.

" Aysun'un durumunu konuşuyorduk."

Derya annenin sözlerine karşı başını salayan Eyüp baba bana ve Merve'ye baktı. "Annenizi ve teyzenizi yargılamadan önce onları dinleyen."

" Biz onları dinleriz de onlar bize doğru düzgün her şeyi anlatmazlar ki baba. Antalya' ya gitmeseydim bu olayı hiç öğrenemeyecektik. Bizden daha ne kadar saklamayı düşünüyordunuz ? "

Merve'nin gün yüzüne çıkan öfkesini bastırmak ve onu sakinleşirmek amacıyla elimi omzuna koydum. N'apmaya çalıştığımı anlayan ikizim derin bir nefes alıp verdi. Sakinleşmeye ve öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu.

Sevdiğimiz ve değer verdiğimiz insanlara karşı her zaman kendimizi ve duygularımızı kontrol etmeye çalışırdık. Öfkeyle ağızımızdan çıkan tek kelime bile keskin bir bıçak olup karşımızdaki insanları kanatabilirdi.

Bunu bize Eyüp baba öğretmişti. Bize her daim sevgiyle bakan adamın gözleri yine parlıyordu. Öğrettiği hiç bir şeyi unutmadığımızı bildiği için bizimle gurur duyuyordu. O hem iyi bir öğretmen hem de iyi bir babaydı. En önemlisi de karısına sevgi ve saygıyla bağlıydı.

" Seni Antalya'ya yollamamızın sebebi Nermin'in kızını burnunu kırarcasına dövmen mi zannediyorsun ?"

Derya annenin sözleri hem beni hem de ikizimi şaşkına çevirdi.

" Evet," diyen Merve'nin düz sesi sayesinde şaşkınlığımı üstümden atmak istercesine başımı hafifçe iki yana doğru saladım.

" Ah be kızım ! Sen bizi hiç tanıyamamışsın," diyen ve başını olumsuzca salayan kadına doğru baktım.

Gerçeklerin iki yüzü vardı. Biri bizim gördüğümüz diğeri ise sonradan öğrendiğimiz. Gördüklerimize körü körüne inandığımız için tek bir yüz bize yetiyordu. Bugün sonraya ertelenen ikinci yüzü de görmüş aylardır kırgın gözlerle baktığımız ailemize haksızlık yaptığımızı anlamıştık.

Haksız sürgüne gönderilen kişi Merve değildi. Derya anne onu Aysun teyzeye destek olsun diye yollamıştı. Şerefsiz eniştenin yediği haltları anlatmamasının sebebi Merve'nin kontrol edilmesi bazen güç olan öfkesiydi.

SAKLIMDASINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin