29.Bölüm
" Yanlış Anlaşılmalar "
Yıllar önce beni arkasında bırakıp giden adamın yanlış anladığı her şeye bir son vermek amacıyla, oturmuştum masaya. Birbirimize önce içimizi döküyor sonra da beraber topluyorduk.
" Sana zarar veririm diye korktum," deyip yutkundu. Başını önüne, parmaklarına doğru eğdi. " Gitmem lazımdı. Yoksa ikimiz de öfkemin kurbanı olacaktık."
Canımı yakmaktan korkan adam, öfkesinin kurbanı olmayayım diye yıllar önce benden gitmişti. Fakat yanlış hesapladığı bir şey vardı. Canımı en çok gidişi yakmıştı.
Derin bir nefes aldı. Acıya bulanan koyu kahve gözlerini, gözlerime sabitledi. " Kaçtım Açelya."
Gördüğüne inanmış, kafasında kurduğu senaryoyla beraber kaçmıştı. Beni karşısına alıp konuşmak yerine bana sırtını dönmüştü. Onun için heyecanla kasılan göğüs kafesimi kırmış, daha sonra kalbime ulaşmıştı. Avucunun içindeki kalbimi hiç acımadan sıkmıştı. İsteyerek ya da istemeyerek, bütün bunları bana Akgün yapmıştı.
Onu, bana geldiği ilk gün affetmiştim.
Sadece eteğimizde kalan son taşları döküp, rahatlamaya çalışıyorduk. Aramızda gizli bir şeyler kalmasın istiyorduk. Bu defa ilişkimizin temeli sağlam olacaktı. Küçük sarsıntılarda yıkılmayacaktık. Birbirimize sonsuza dek kenetlenecektik.
Sağ işaret parmağının ucunu kalbine bastırdı. " Zor da olsa anladım. Kilometrelerce öteye gitsem bile, şuramı attıran kadından kaçamayacağımı."
On iki yaşındaydım. Abim yerine koyduğum Esat'ı bulmuş, sevdiğim adamı kaybetmiştim. Yirmi dört olacaktım. Tüm kayıplarıma rağmem yeniden kazanmıştım. Yitire yitire...
Masanın üstündeki ellerimi tuttu. Gözlerimi gözlerimden bir an olsun bile çekmedi. " Aptalığım yüzünden küçük taşlara takılıp, uçurumdan düştüm."
Ellerimi saran ellere bakıp iç çektim.
" Düşerken yalnız değildin," deyip, geçmişin bıraktığı hüzünle baktım ona. " Beni de yanına çekmiştin, hiç acımadan."Düşlerim, düşüşümüzün kurbanı olmuştu. Hayallerim cam misali kırılmış, yıllarca tenime batmıştı. Tek damla kanım dışa akmamıştı ama içten içe beni boğmuştu.
Dilimin sivriliği boğulduğum her saniyenin çaresizliği yüzündendi.
Adem elması hareket eden adam yutkundu. " Allah belamı versin," dedi, tüm içtenliğiyle. " Seni yanlış anladığım her an için Allah beni kahretsin."
Kendine bedua eden adama çattığım kaşlarla baktım. " Tövbe de Akgün !" Ellerimi geriye doğru çektim. " Bir daha kendine bedua edersen bana yaklaşmana izin vermem. Asıl belayı o zaman görürüsün."
Sözlerimden memnun olmayan adam boşta kalan ellerine baktı. " Tövbe," deyip başını korkarcasına hızla salladı. " Senden bir daha uzak durmaya yüreğim dayanmaz."
Benim de, dedim içimden. Başımı yan yana dizili dört saksıya doğru çevirdim. Yüzümdeki tebessüme mani olamadım. " Yanlış anlaşımlara giderdiğimize göre, artık çiçeklerimizi sulayalım mı ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIMDASIN
Teen FictionMahalle Hikayesi. Süs havuzunun karşısında kalan mavi boyalı duvara baktım. Gözyaşlarımı yüzüme akıtmak yerine yüreğime akıttım. Öyle bir yangın başlamıştı ki yüreğimde , onu kimse söndüremezdi. Gözyaşlarım söndürmeye yeter miydi ? Yetmezdi. Sözle...