Kalbim bir çok duygunun aynı an da eseri olduğu için fazlasıyla yorulmuştu. Dinlenmem ve kendime gelmem gerekiyordu fakat ortam buna müsade etmeyecek kadar kalabalıktı.
Daima yardımıma koşan ve beni düştüğüm her kötü durumdan kurtaran Merve bile bana yardım etmek yerine başka bir olayın peşine düşmüş Bahar'ı vurmaya çalışıyordu.
Oysaki konu ne olursa olsun Bahar vurulmazdı çünkü fazlasıyla vurdum duymazdı.
" Ay tamam kesin didişmeyi. Valla duvarlara üstüme üstüme gelmeye başladı," deyip Akgün'den uzaklaşmaya ve Merve'nin kemikli vücuduna yaklaşmaya başladım.
Bu kızın yediği yemekler nereye gidiyordu ? Etime batan kemikleri fazlasıyla can yakıcıydı.
" Akgün yer mi değişsek ? Kızların kapladığı alan senin kapladığın alandan daha küçük. Rahatsız görünüyorlar."
Bahar'ın önerisine uyan Akgün ayağa kalkıp tekli koltuğa geçti. Bahar da fırsattan istifade edip yanıma kuruldu.
" Sana yaptığım iyiliklerin karşılığını ne zaman alacağım ?" diye kullağıma doğru fısıldayan Bahar'a kısa bir bakış attım.
" Hiçbir zaman," deyip samimiyetsiz bir şekilde tebessüm ettim.
İlişkileri çıkar üzerinden yürüten kızıl şeytanın ağına düşüp ona minnet etmeyecektim.
" Oğlum kardeşin nerede kaldı ?" Perihan teyzenin sorusu sayesinde bakışlarımı Bahar'dan çekip Akgün'e çevirdim. Elindeki telefondan başını kaldırıp önce benimle sonra da annesiyle göz kontağı kurdu.
" Paşamızın işleri varmış. Beklemeyin beni dedi."
" Daha dün geldi. Ne işi varmış ?" Gökhan abinin sorusuna Akgün'den önce Bahar cevap verdi. "Gönül işi."
Perihan teyzenin ve annemin aynı anda içtikleri çaylar boğazlarında kalınca salonu inletecek şekilde öksürmeye başladılar. Telaşla ayaklanıp annemlerin tarafına geçtik. Selda abla olaya el atıp boğulma tehlikesi geçiren iki kadına birer yudum su verdi.
" İyi misiniz hanımlar ?" diye soran Gökhan abi hem annemin hem de Perihan teyzenin sırtını sıvazlıyordu.
" İyiyiz oğlum iyiyiz." Annemin eskiye dönen sesi ve bakışları sayesinde hepimiz yeniden usulca yerlerimize geçtik. Tüm bu olaylar yaşanırken Bahar yerinden kalkmamış, annemlerin yardımına koşmamıştı.
Oturduğu yerden insanları izleyip kıç büyütmek en büyük hobisiydi.
" Hem suçlusun hem de yayıla yayıla oturmaya devam ediyorsun. İnsan biraz vicdan azabı çeker be."
" Doğruyu söyledim diye vicdan azabı çekecek değilim. Asıl her şeyi yengemlerden saklayan siz vicdan azabı çekmeli ve mahçup olmalısınız."
Bahar ve Merve'nin arasında ki gerginliği azaltmak için ortalarına oturdum. " Vicdanınıza da azabınıza da sıçtırtmayın. Adam akıllı oturun."
Sadece ikisinin duyduğu ve sonra da az da olsa kendilerine çeki düzen verdikleri sözlerimin ardından başımı Cennet'e doğru uzatıp "Konuyu değiştirme görevi sende," deyip eski halime döndüm.
Cennet verdiğim komuttan sonraya olaya el atıp dükkan mevzusunu öne sürdü. Perihan teyze Cennet'e odaklandığı için şimdilik gönül işi olayından kurtulmuştuk. Sonra Poyraz'la beraber uygun bir dille annemlere güzel bir açıklama yapar olaydan sıyrılırdık.
" Tek başına onca yükün altına girip sakın kendini yorma kızım. Biz ne güne duruyoruz. El birliğiyle orayı adam ederiz," diyen Perihan teyzeyi hepimiz onayladık.
![](https://img.wattpad.com/cover/255306554-288-k141469.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLIMDASIN
Novela JuvenilMahalle Hikayesi. Süs havuzunun karşısında kalan mavi boyalı duvara baktım. Gözyaşlarımı yüzüme akıtmak yerine yüreğime akıttım. Öyle bir yangın başlamıştı ki yüreğimde , onu kimse söndüremezdi. Gözyaşlarım söndürmeye yeter miydi ? Yetmezdi. Sözle...