21.HASTA ZİYARETİ

3.3K 155 5
                                    

Kabuğuma çekilip dinlenmeye çalıştığım günlerden birindeydim. Saklımdaki duygular bana ve bu hayata kırgındılar. Sevdamı yüreğimde saklamak yerine olacakları düşünmeden çok önceden haykırsaydım belki de bugün kalın bataniyenin altında değilde daha farklı bir yerde olabilirdim.

Kendimi suçluyordum. Sevdiğim adam tarafından sevilmeyişim oysaki benim suçum değildi. Kalbimizin kimin için atacağını biz seçemiyorduk. Ansızın karşımıza biri çıkıyor güzel duygularımızı alabora ediyordu.

Dağılmıştım.

Kaldığım yerden hayatıma devam etmem ve sahte gülümsemelerimi yüzüme kondurmam gerekiyordu ama yapamıyordum. Bugüne kadar hayatımda sahteliğe yer olmamıştı. Bugünden sonra da olmasını istemiyordum.

Beni sevmeyen bir adam için yataklara düşmem normal değildi. Aciz değildim ama çaresizdim. Elimin tersiyle ittiğim gerçekler gün yüzüne çıkmıştı. Ne kadar görmezden gelmek istesemde olmuyordu.

Akgün Aykan, Açelya Altınöz'ü sevmiyordu.

Açelya Altınöz, Akgün Aykan'ın aşkından ölüyordu.

Tüm durum bundan ibaretti.

" Uyuyan güzel sonunda uyandı," deyip aralık kapıdan içeri giren Merve'yi görmemle beraber başımı yastıktan kaldırıp sırtımı yatağın başlığına dayadım.

Dün gece Esat'a mesaj atmıştım ve hiç vakit kaybetmeden gelip beni oradan almıştı. Şimdi onun odasında onun yatağındaydım. Karşımda ise benim harabe halimi gördükçe canı acıyan ama bunu bana çaktırmamaya çalışan ikizim vardı.

" Bana öyle bakma yoksa gören aşığımsın sanacak."

Merve'nin sözlerine göz devirmeye ya da gülmeye mecalim yoktu. Gözlerim ikizime değil de sanki ucu buca olmayan boşluğa bakıyordu.

" Oda servisi," deyip elindeki tepsi eşliğinde odaya giren Esat'ın sesi sayesinde az da olsa kendime gelip üstüme örttüğüm kalın bataniyeyi kenara doğru ittim. Havanın sıcaklığının yanına bir de bataniyenin sıcaklığı eklenmişti. Zaten cayır cayır yanıyordum. Daha fazlasına gerek yoktu.

Esat yatağın boş olan kısmına oturup elindeki tepsiyi dizlerinin üstüne bıraktı. Tek bir lokma bile yiyemeyeceğimi bildiği halde özenle yiyecek bir şeyler hazırlamıştı. Beni benden daha çok düşünen ikiliyi üzmeye hakkım yoktu. Sahteliği istemeden de olsa hayatıma katmalıydım.

" Bu saate kahvaltı mı yapılır ?" deyip diğer taraftaki boşluğa oturan Merve'ye baktım. Tepsiye doğru uzanıp yarısı portaka suyuyla dolu olan bardağı eline aldı.

" Reis valla zeki adamasın. Bardağın tamamını doldurup ziyan etmektense bu kadarını doldurup zorla Açelya'ya içirecek olman tebrik edilesi."

İkisi de hiçbir şey yemeyeceğimi biliyorlardı. En azından yarım bardaklık portakal suyunu içmemi istiyorlardı. Bana yavru kedi gibi bakan ikiliye kıyamayıp Merve'nin elindeki bardağı aldım.

" Aferin benim kardeşime. Hadi tek yudumda bitirde Merve'ye kalmasın."

Esat ve Merve'nin tatlı atışması eşliğinde bardaktaki portakal suyunu bitirdim. Küçük çocuklar gibi alkış tutan ikiliye göz devirip bataniyenin ucundan tuttum. Üstüme örteceğim sırada Merve yavaş bir şekilde elime vurup bataniyeyi aldı. Yatağın üstündeki bataniyeyi toplayıp pencere kenarındaki koltuğun üstüne bıraktı.

" Reis allah aşkına bu bataniyenin bu ayda yatağında ne işi var ?"

" Onu kışlıkların arasına kaldıralı çok oldu ama Açelya ne hikmetse onu eliyle koymuş gibi buldu."

SAKLIMDASINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin