Selam gençler.Çok beklettim.Özür dilerim :( Netim geldi ama artık.Yayınlayabilirim.Uzun bir araydı.Umarım çok okuyucu kaybetmemişimdir.Yeni bölüm için en sondaki notu okuyunuz ;)
İyi okumalar :))
Arabaya bindiğimizden beri gözlerim ellerimde kenetli bir şekilde bekliyordum.Yaşadığımız anın etkisi ile şaşırmış,kafam karışmıştı.Bir kaç dakika sadece bir kaç dakika konuşmamız birbirimizin yüzüne bakıp kalmıştık ama bana sanki asırlar geçmiş gibi gelmişti.
Hayatımda ilk defa birinin yüzüne yakından bu kadar uzun süre bakabilmiştim.Ve bundan utanmıştım.Aslında asıl utandığım konu bu değildi.Ateş herşeyi duymuştu.Kuzey'in yaptıkları sanki yeterince utanç verici değilmiş gibi bir de bunları Ateş öğrenmişti.
Arabaya bindiğimizden beri konuşmamış,birbirimize bakmamıştık bile.Ve sanırım Ateş bundan sıkılmış olacak ki konuşmaya başladı.Aslında konuşmasa daha iyiydi.Çünkü hala sinirli gözüküyordu.
-!Kuzey'i nereden tanıyorsun ?
Yüzüne baktığımda çenesi sıkılı bir haldeydi.Kuzey'in adını tükürür gibi söylemişti ve bu da kötü birşeydi.
-'Okuldan.'
dedim onun yanında kısık kalan sesimle.
-'Sana benim ya da annemin hakkında herhangi bir şey sordu mu ?'
dediğinde düşünmek için bir kaç saniye düşündüm.Ama Ateş sanırım ona cevap vermeyeceğimi düşünmüş olmalı ki bir anda sıktığı yumruğunu direksiyona geçirirken kafasını da bana doğru çevirmiş ve
-'Cevap ver!'
diye kükremişti.Kim olursa olsun bana böyle bağıramazdı.Başımı hızla ona çevirdim.
-'Ne bağırıyorsun ? Kölen yok senin karşında.Annen rica etti diye geldim seninle.Sorularını bile cevaplamak zorunda değilken ne hakla bağırıyorsun ?'
Ben konuştukça sıklaşan elleri ile barmak boğumları bile beyazlamıştı.Ve gaza daha da yüklenmişti.Bu gözümü korkutsada ona boyun eğeceğim anlamına gelmezdi.Biraz bekledikten sonra eski gür sesinin yerine dişlerinin arasından tısladı.
-'Şu siktiğimin çenesini adam gibi bilgiler vermek için kullan yoksa öyle bir çenen olmayacak.'
dediğinde şaşkınlıkla ona döndüm.Benimle nasıl böyle konuşabilirdi ?
-'Ne sanıyorsun sen kendini ya? Adam gibi konuş benimle Ateş.Farkındaysan bundan sonra çok karşılaşıcaz.'
diyip sahte bir gülümseme kondurdum yüzüme.Oysa hala gözlerinin önünde sis perdesiyle duruyordu.Duygularını anlayamıyordum.Ama aslında pek te duygu sahibi birine benzemiyordu.Ona ilk defa ismiyle hitap etmiştim ve bu değişik hissettirmişti.Eskisi gibi dağlar kadar mesafeli değildik.
-'Malesef öyle.Ama şimdi bana sorularımın cevabını ver .'
dedi gözlerime bakarak.Derin bir nefes aldım.Pekala öğrenmeye hakkı vardı.Sonuçta onu ilgilendiren bir şey sormuştu.
-'Bir kere sormuştu .Seni nereden tanıdığımı.Bende babamın bir arkadaşının oğlu demiştim.'
dedim aklıma gelen anı ile.
-'Ne zaman sordu bunu ?'
dediğinde hatırlamaya çalıştım.Salı günü.Bana saldırmadan hemen önce sormuştu.Hatırlayınca yüzümü buruşturmaktan alamadım kendimi.Ateş e baktığımda o da bir kaç saniyeliğine bana dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Karanlık Sırlar*
ActionHayat iki çizgi arasında kalan bir süreyi temsil ediyordu bizim için.Ne ilerisini görebiliyordum ne gerisini.Herşey ben doğmadan başlamıştı ama sonu ben ölene kadar gelmeyecekti belli ki. Yaşayacağından emin olmak hiç bir zaman bu kadar zor olmamışt...