Selam.Duygusal bir bölüm olduğunu düşünüyorum.Sınavlarım başladı.o yüzden biraz geç oldu.Kusura bakmayın.:)
Medya Asi ve Ateş.Okuyunca anlarsınız ;) Tabi onlar böyle yatakta uzanıp uyumuyorlar .Benim yazdığıma göre hayal edin işte :)
Şarkıyı mutlaka dinleyin harikaaa:) ( Sinan akçıl sevmem ama şarkı güzel olmuş :))
İyi okumalar :)
Yine,gene,tekrar aynı yerde.Sankiii.hep buraya gelmem gerekiyormuş gibi.Burada birşey varda o yüzden uğramadan eve gidemezmişim gibi.
Sanki burada hep iyi anılarım geçmişte onları anımsamak için geliyormuşum gibi.Aslında tam tersi değil mi ? Burası üvey evlat gibi benim için.Ne zaman sinirlensem ,ne zaman üzülsem o zaman hatırlayıp geliyorum halini hatrını sormaya.
Unutulmuş anne ,baba gibi.
İşim düşünce uğradığım evim gibi.
Kendi menfaatlerim için kullandığım arkadaş gibi.
Gerçi hangi akıllı sevindiğinde böyle bir yere gider ki ? Genelde insanlar sevindiğinde anne ,babasına veya en yakın arkadaşlarına koşarlar.Bende üzüldüğümde buraya koşarım.
Uçuruma.
Gene buraya ne zaman geldiğimi hatırlamadan gözyaşlarına boğuluyordum.Ama bu sefer herşey daha kötüydü.
Ağlamaktan nefesim tıkanmaya başlamıştı.
Gözlerim acıyordu.Acıdığı için daha çok ağlayasım geliyordu.
Boğazım acıyordu.Acısı daha çok ağlatıyordu.
Kalbim acıyordu.Acısı nefesimi kesiyordu.
Beş metre ötemde uçurumun olması bile beni bu kadar çok korkutmuyordu.Korkuyordum.İğreniyorum.Arslandan o kadar çok iğreniyordum ki.
Kötüydü.Çok fazla kötüydü.Ve acımazsızdı.Hayatımda gördüğüm en acımasız,en korkunç,en iğrenç,en şerefsiz adamdı.Bütün kötü en'lerin sahibi oydu.
Ateş e acıyordum.Kimsenin bana acımamasını isterken ,şimdi kendi kuralımı çiğneyip Ateş e acıyordum.En büyüh haksızlığın kendime yapıldığını sanan ben ilk defa bu sıfatı paylaşabilecek birini bulmuştum.
O da hayattan haksızlık adına tüm nasibini almıştı.Ellerimi dizlerime daha çok sarıp üşümemi engellemeye çalıştım.
Gene aynı ağacın gövdesinde,insanlardan kaçıyordum.Bu sefer sırf kendim için gelmemiştim buraya.Sinem hanım için Ateş için de buradaydım.
Arslan beyin yanından çıkalı tahmini beş saat kadar olmuştu.Hava kararmıştı ama eve gidemezdim.Bu halde olmazdı.Hem..ilk başlarda Sinem hanımdan da Ateş ten nefret ettiğim için kendimden iğreniyordum.Onları üzdüğüm ,Sinem hanımı ağlattığım için üzülüyorduım.
Arslan bey,belkide ikisinin de bilmediği şeyler içeren bir konuşma yapmıştı bana.Ve ben bunun ağırlığını kaldıramıyordum.
''Neden Ateş e acı çektirmek istiyorsunuz ki ? ''
dediğimde
''Annesi yüzünden.'' demişti.Annesi onu bırakıp gitmişti.Sinem hanım öyle söylemişti.Annesi onu bırakıp gidebildiği için onun acı çekmesi gerekirdi.Annesinin değil !
''annesi ile ne alıp veremediğiniz var ? Sonuçta kadın küçücük oğlunu düşünmeden gidip ,kayıplara karışmış biri.Onu yalnız bırakmış biri.Zaten yeterince acı çekmiştir Ateş.Bu ısrarınız niye ? ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Karanlık Sırlar*
AksiHayat iki çizgi arasında kalan bir süreyi temsil ediyordu bizim için.Ne ilerisini görebiliyordum ne gerisini.Herşey ben doğmadan başlamıştı ama sonu ben ölene kadar gelmeyecekti belli ki. Yaşayacağından emin olmak hiç bir zaman bu kadar zor olmamışt...