Yeni bölümümüz geldi.Medyada çok güzel bir şarkı var.Mutlaka dinleyin derim.Pişman olmazsınız.Okuyanlar voteleyebilir mi artık?Emeğe saygı lütfen biraz.Düşüncelerinizi yorumla belirtirseniz çok mutlu olurum.Benim için önemli . İthaf isteyen söyliyebilir.Yeni okuyucumuza bu bölümü ithaf ettim.
İyi okumalar:)
*Asi*
Kendimi fazlasıyla sıkıyordum şu an .Eğer koyuversem gözyaşlarımı kimse durduramaz bu sefer beni.
'Baban resmen dışladı seni.'
Evet .İç sesim fazlasıyla haklıydı.Ama eksik olduğu bir konu vardı.Babam beni sadece dışlamamıştı.Aynı zamanda rencide etmiş,küçük düşürmüştü o tanımadığım insanların karşısında.
'Benim evim.'
Demişti.Ben orada bizim evimiz derken o resmen beni dışlayıp evin kendisine ait olduğunu belirtmişti.Hah! ne sanıyordum ki? Kızım haklı seninle evlenemeyiz falan demesini mi?
Göz yaşlarımı tutmak gittikçe zor olmaya başlamıştı.Sanki gözümden akıtamadığım yaşlar geri gelip kalbime batıyordu.Gecenin karanlığı ruhumu okşarken ,sert esen rüzgar beni kendime geri getiriyordu.
Taksiye binip kendi sığınağıma gelmiştim.Ne yapacaktım ki başka ? Babamın evine mi gidecektim ? Bu sonsuz uçurum ,gece çok daha korkunçtu.Ama telefonumun ışığıyla yetinmeye çalışıyordum.Evet malesef karanlıktan korkan bir salak var karşınızda.Korkularımdan nefret ediyorum. Ben hiçbir şeyden korkmayan ,korkusuz bir kız olmak isterdim aslında.
Burası da karanlıktı ,sadece arka tarafta ki evlerin olduğu yerden gelen az bir ışık vardı.Titriyordum.ama soğuktan değil korkudan.Psikolojik birşey olduğunu söylemişti doktor.Her insanın fobileri olabilirmiş. Korkunca da böyle titremeye başlıyordum bir anda.
Ama dayanmam lazımdı.Restoranttan çıktığımdan beri babam telefonumu arıyordu . Hat düşünceye kadar arayıp kapatıyor , sonra tekrar arıyordu.Saate baktığımda onbiri geçmişti.Aslında taksiye bindiğimde Doğa'ya gitmeyi düşünmüştüm.Ama sonra babamın oraya gelebileceğini düşünerek vazgeçmiştim.Hem ben Doğa'yı da istemiyordum şu an yanımda.Yalnız olmak istiyordum hep olduğu gibi.Artık daha fazla tutamadım kendimi.Ağlamaya başladım.
Neden bu kadar mutsuzum ben neden ? Hiç mi hak etmiyorum mutlu olmayı ?
Kendimi susturmaya çalışmadım bu sefer .Bağıra bağıra ağladım.Hıçkırıklarım boş alanda yankı yaparken daha çok ağladım.Anneme,babama,kendime herşeye ağladım bu ağacın altında bu gece.Ben hiçbir mutluluğu hak etmiyordum.Hem annem bir nevi benim yüzümden ölmemişmiydi ? Benim güçsüzlüğüm yüzünden ? İşte bunun cezasıydı bu can yakan olaylar.
-'Cezamı çekiyorum anne !! Sana yardım edemedim sen öldün ya ! Bak bana ölmedim ama cezamı çekiyorum.Mutluluk nedir bilmiyorum !! Senin yaşayamadığın hayatı bende yaşamıyorum!!'
Boşluğa,karanlığa,kaderime bağırıyordum.Avazım çıktığı kadar.Boğazım acıyana kadar.Ben bu yalnızlığa mahkumum.Kimse çekip çıkartamıyor beni.
''Kendi yalnızlığımda boğulmak.'' İşte beni özetleyen bir cümle.
Rüzgar sertçe estiğinde daha sıkı sarıldım üzerimdeki cekete.Bana ait diyebileceğim hiçbirşey yoktu elimde. Telefonum tekrar çalmaya başlayınca yaşlı gözlerimle kimin aradığına baktım. Babamın olduğunu düşünmüştüm ama Doğa'y dı. Açıp açmamakta kararsızdım.
Ama o anda aklıma geldi işte.Bana ait diyebileceğim bir arkadaşım vardı benim.Ne yaparsam yapayım bana yardım edecek,yanımda olacak biri.Bir kaç kere öksürüp sesimin ağladığımı ele vermemesi için boğazımı temizledim.Gözlerimi de bir kaç kere daha sildikten sonra telefonuma uzandım.Telefonu elime alır almaz açıp kulağıma götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Karanlık Sırlar*
ActionHayat iki çizgi arasında kalan bir süreyi temsil ediyordu bizim için.Ne ilerisini görebiliyordum ne gerisini.Herşey ben doğmadan başlamıştı ama sonu ben ölene kadar gelmeyecekti belli ki. Yaşayacağından emin olmak hiç bir zaman bu kadar zor olmamışt...