Merhaba.Çok zor şartlarda yazdım.Umarım beğenirsiniz.
Medya sevdiğim bir şarkı.Ve yeni kapağımız :) Beğendiniz mi ?
İyi okumalar :)
*****************
Hepsi tehlikede.Doğa,Bade,Yaman,Bora,babam ... Biz..zaten başrolüz.Ama onlar daha önemli benim için.Hiçbir zaman kendini düşünen biri olmamışımdır.Yanımdakiler hep benden daha önemli,daha değerlilerdir.Şimdii.benim yüzümden onlara birşey olacak düşüncesi saatlerdir beynimi kemiriyordu.
Benim ettiğim küfürlerin,onun saygısızlık saydığı davranışların cezasını ödeyecek kişi onlar olmamalıydı.Kimse olmamalıydı.Bu hayatta hiç kimse padişah değildi.O başkalarına ceza kesecek mertebede biri değildi.Ondan korkmamı gerektirecek biri değildi.İnsanlar başkalarını emri altına almamalıydı.Kimse bunu hak etmezdi.Bende etmemiştim.
Sabahtan beri odamda dört dönüp ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.Ama sonuç sıfırdı.
Arslanla konuşmak istiyorum ama ona nasıl , nerden ulaşacağımı bulamıyordum .
Doğa eve gitmişti . O gittikten sonra odamdan çıkmadan bir çıkış yolu düşünmüştüm ama aklıma tek gelen onunla konuşup vazgeçirmekti .Ya da vazgeçirmeye çalışmak.ama ben daha ona nasıl ulaşacağımı bile bilmiyordum .Bu daha çok sinirlenmemi sağlıyordu.
Hapishanede ki insanlar gibi volta atmaya devam ederken çalan telefonumla rotamı masama çevirip telefonumu aldım.Sinem hanımın aradığını görünce açıp kulağıma götürdüm.
-'efendim Sinem hanım ?'
-'Canım benim babanla dışarı çıkmışken son kez kuaförle falan da görüşmeye geldik.Sen saçını nasıl yaptırmayı düşünüyorsun ? Ona göre saat ayarlayacağız.' dediğinde daha saçımı bile düşünmediğim için kendimi yolma isteğim artıyordu.
-'Ben..salık bırakırım büyük ihtimal saçlarımı Sinem hanım.Yani çok uzun sürecek birşey olmaz.' dediğimde vedalaşıp telefonu kapattık.Elimde telefonumu döndürerek yürürken elimi sıkmaktan canım yanmaya başlamıştı.Böyle saçma bir nedene bile sinirlenerek elimdeki telefonu hızla yatağıma attıktan hemen sonra gözlerimi irice açıp yatağıma koşup üzerine atladım.Dizlerimin üzerinde saçma sapan bir şekilde süründükten sonra az önce fırlattığım telefonumu hızla elime alıp oturuşumu düzelttim.Titreyen ellerimle tuş kilidimi açtıktan sonra arama kaydına girdim.İki kere beni aramıştı ve şansım varsa o telefonu hala kullanıyordur.Gerçi buna şans mı şanssızlık mı denir o da tam bir tartışma konusuydu ya.
Numarayı bulur bulmaz arama tuşuna basıp kulağıma götürdüm.Şansıma telefon çalıyordu .Yani hat hala kullanılıyordu.Hat düşene kadar arayıp arama sonlandırıldığında nefesimi sertçe dışarı üfleyip tekrar aradım.Parmaklarımla dudağımda ritim tutarken bir yandan da telefon açıldığında ne diyeceğimi düşünüyordum.İkinci kez hat düşecekken açılan telefonla nefesimin kesildiğini hissettim.
Telefonu kulağımdan indirip emin olmak adına ekrana baktıktan sonra tekrar kulağıma götürdüm.Oldukça sert ama iki-üç kez duyduğum sese benzemeyen başka bir erkek sesi ''Kimsin ?' diye sorduğunda içime derin bir nefes çekip konuşmaya başladım.
-'B-ben Asi.Arslan bey beni burdan aramıştı.Onunla k-konuşmam lazım.' diyerek diğer elimi sertçe yumruk yapıp sıktım.Kekeleyen dilime eşek arıları soksun .
Karşıdaki ses bir kaç saniye bekledikten sonra '' beş dakika sonra seni arayacağım.Telefonun açık olmazsa bir daha telefon tutacak bir elin olmaz..' dedikten sonra yüzüme kapanan telefonla şaşkınca ekrana bakakaldım. (Yazar kendisiyle dalga geçer : Bor doho tolofon totocok olon olmoz :)) Tabi siz gülmediniz demi neyse -,-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Karanlık Sırlar*
AçãoHayat iki çizgi arasında kalan bir süreyi temsil ediyordu bizim için.Ne ilerisini görebiliyordum ne gerisini.Herşey ben doğmadan başlamıştı ama sonu ben ölene kadar gelmeyecekti belli ki. Yaşayacağından emin olmak hiç bir zaman bu kadar zor olmamışt...