Hayır! Fazla hızlı sürüyordu arabayı. Bu kadar hızlı sürmesine ağzım beş karış açık bakıyordum ona. O ise beni umursamıyordu. Kolundan sıkıca tuttum ve " Batın! Çok hızlısın, kaza yapacağız dur! " dedim korkak sesimle. Kolunu benden kurtarıp hiç umursamadan devam etti. Allah'ım ölümüm bile bunun yüzünden mi olacaktı ? Dursana çocuk! Kaza yapacağız! Lan mal! Has siktir! Virajlar... Önümüzde ölüme teşvik eden virajlar vardı ve şuanda kontrolünü kaybetmiş bir sürücümüz vardı. Nefret dolu gözlerle bana baktı. Burnundan kızgın alevler soluyordu. " İtiraf edersen ölmeyeceksin! Anladın mı ? Şimdi; ya söyle, ya da ölelim burada! " dedi intikam dolu sesi ile. Bu nasıl bir soruydu! Ona olan duygular diye bir şey yoktu ki!
Hala bana nefret dolu gözlerle bakıyordu. Ve virajlara gelmek üzereydik. Ölecektik. Yani benim söyleyip, söylememe bağlıydı her şey. Ben sadece sana değer verdim Batın!"Ne itirafı ? Neyden bahsediyorsun sen Batın ?!"dedim endişeyle. O ise alayla sırıttı sadece. Ama görünürde sinirliydi hala. " Bana her bakışında ne hissettiğini söyle. Sence sadece değer mi veriyorsun ? Sadece değer mi ? İtiraf et hadi şunu! " Ah. hayır! Ben sadece değer veriyorum. Ben onun şuanda bahsettiği şeyde olamam. Asla aşk veya sevgi. Söz konusu bile olamaz benim için! Beceremem. Ama eğer ölmek istemiyorsam, söylemem gerek. " Seni çok seviyorum Batın! Ölemeyelim.Ne sen, Ne de ben." gülümsedim. Hani eskiden gülümserken sanki ona huzur vermişim bakışı vardı ya ? İşte şuan öylesine baktı. Gülümsedi.
İkimizde birbirimize sadece gülümsüyorduk. " Gece! Gece! " birinin adımı yüksek sesle bağırmasıyla gözlerimi araladım. Ne yani, her şey rüya mıydı? Olamaz! Bu kadar gerçekçi olmak zorunda mıydı peki ? Beni uyandıran Berke'ye baktım. Nerde olduğumdan en ufak bir fikrim bile yoktu. Beni kolumdan tutup sürükledi. İtiraz etmedim ilk. Çünkü bu Berke, ne yapacağı belli olmazdı ama bana da zarar vermezdi.
Ama ilerleyen vakitlerde kolum acıdı ve o sürüklemeye devam ediyordu. Kolumu ondan kurtarmaya çalışttım." Bırak beni kaltak herif! Bırak dedim sana, Berke! " dedim bağırarak. Önümden yürüyerek beni sürüklerken arkasına döndü ve bana baktı. Çok sinirliydi ama bana olduğuna emin değilim. Çünkü hem ben ona bir şey yapmamış hem de acıklı dolan gözleri vardı nefretin altında. İşte onlar bana aitti nefret veya kızgınlık bana ait olan değildi. Ona masumluğumun simgesini gösteren yaşlı gözlerimle bakttım. Ama o sadece " Kapa çeneni Gece! " dedi. Ve önüne dönerek sürüklemeye devam etti. Anlamıyorum, ne haltlar dönüyordu burada? En sonunda beni fırlattığında eski mekandaydık.
Burası! Burası benim eski malikhanem! Şaşkınlıkla etrafa bakıyordum. Gözlerim Berke'yi arıyordu ama o yokttu. Neredeydim ben? Ayağa kalktım. Ve çıkışa yöneldim. Tam çıkışa yol almak için içinde bulunduğum yatak odasından çıkmak için kapının önünde olduğumda kapıdan biri girdi. Ah hayır bu! Bu olamaz! Lan bunun burda ne işi vardı? " Harun! Sen...Sen...Benimle derdin ne senin? " neden bu kadar korkak ve endişeli çıktı sesim. Ve altındaki paramparça sesim. Aslında bu Harun korkulacak insandı. Fakat ben ondan daha güçlüyüm. Bunu yapabilirim. Güçlü olabilirm.
Sakın gözyaşlarım, akmayın. Beni şuanda çaresiz bırakmayın onun karşısında. Üstüme üstüme yürümeye başaldığında bir korkak gibi adımlarımı geriye atmaktansa bende aynısını yapıp üstüne yürüdüm. Karşısında dimdik durduğumu göstermek için elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ve gözlerimi karaltılı bulutlar yönelttim. Öfkemi canlandıran canavarı çıkardım içimden. Ellerimi yumruk yapıp tam karşısında dikildim. " Çok değişmişsin. Ne o ? Şu fakir malına mı aşık oldun sen yoksa ? " dedi alayla. Nerden biliyordu bu Batın'ı? Ona sinirden çatlayacak öfkemi göstermek üzre kasıklarına tekmeyi attım. Eğildi ve inlemeye başladı.
Ve tam elmacık kemiğine tekme attım. Bu sefer eğilik taraftan diz çökemye başladı. Ama inlemekten bir anda vazgeçip gülmeye başladı. Gülerek " Bak tam olarak değişmemişsin. Hala kötü kızlığın az da olsa var. Sadece o çocuk seni satarsa geri gelme ihtimali var o kötü kızın." yutkundu ve gülmeye devam etti. Tam o anda bu gülmesine daha çok sinirlenerek bir tekme daha attım yüzüne. Burnu kanamış ve yerde yatıyordu. Neden karşılık vermiyordu bu çocuk? Yoksa hala mı bana aşık bu? Ah, ne kadar zaman geçmişti oysa ki. Tekrar kahkahalarla ve sinir bozucu bir şekilde konuşmaya başladı. " Ulan safın tekini benim yerime tercih nasıl ettin şaşıyorum. Lan senin için neler yapmadım ki?! " tekrar yutkundu ve ayağa kalkıp üstüme yürümeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI RUHLAR (ASKIDA)
Chick-LitÖzünde saf,temiz ve iyi bir kızın; yaşadıkları yüzünden yalancı kötülüğü ile birlikte oluyor.' Kötü Kız' onun yalancı ruhu. Diğer yandan ise; geçmişi kir, toz ve pislik bulut tabakası ile dolu olan çocuğun zamanla yaşanmışlıkların üstüne yalancı iyi...