15. Bölüm " İntihar "

268 43 12
                                    

O her zaman yüzüme; sıcak tatlımsı olan güneş ışıkları, bugün vurmuyordu. Gözlerimi araladım. Ve belime sımkı sıkı sarılmış eller hissettim. Berke hala uyuduğu için fazla kıpırdamayarak onu uyandırmak istemedim. Aklım hala Batın'daydı. Gerçi birazcık pişmanlık duygularımı terk etmiş olsam da artıkları hala kalbime dikenler battıkça batıyordu. Ve bu çok acıydı. Gözlerimi daha çok açtığımda camların koyu renkli perdeler yüzünden odaya karanlık havasını verdiğini gördüm. Bu somurtmama ve neşesiz olmama neden oldu. İçimde büyük kabuslar ve nefretler patlamaya başlıyordu. Anladığım kadarıya eve güneş girmezse mutsuz oluyordum herhalde. Neden peki ? Ben güneşin yüzüme, gözlerime, hatta güneşin olmasını bile sevmeyen insanım. Sadece sinirli siyah kötü bulutlar var ya, o bulutların şıpır şıpır ağlamasını  severim. Yani güneşli havaya karşıyımdır. Bu hep böyle olmuştu. Batın yüzünden mi acaba bu değişimim ? Eğer onun yüzündense hemen bu düşünceleri rüzgarlar gibi üflemek lazım. Çünkü ona ait bir anımın, onunla geçirdiğim zaman dilimden alışkanlıklarımın olmasını istemiyorum. Onu unutmak en iyi çarem. Zaten başkada çarem yok. Ben çaresiz bir yalancıyım.



Vücudum kaskatı kesilmişti ve canım acıyordu. Hafifi kıpırdayarak Berke'nin uyanmasına sebep oldum. Arkama hızlıca döndüm ve onun tatlı sevimli ama mızmız yüzünü gördüm. Belimden sarılıyordu. Bense yüzünü okşuyorum. Yanaklarında, parmaklarımı gezdiriyordum. Bu olayların olması benim suçum idi. Çünkü ben kötü biriyim. Böyle olmak zorundayım. Neden bilemem ama ben böyle olmak zorundayım. Mecburum. İyi filan olamam. Değişemem mesela. Hayatımdaki pislikler beni bu hale getirse de her ne kadar, bu hep böyle kalacak olan kalıtsal bir huydu.


Berke yarım uyurken onu seyretmek ve yüzünü okşamak bana Batın'ı hatırlattı. Onu çok fazla özledim. Gözlerim dolmaya karar verdiğinde dudaklarımı kemirerek  bunu ifadesiz yüz yapmaya çalıştım. Berke gözlerini açmaya başlamıştı. Bu bile onu hatırlatmaya yetti. Batın hastanede uyurken onu seyretmiştim. Berke onun gibi değildi ama hatırlattı. Gözlerim kızarmaya ve daha çok dolmaya başladığında Berke yüzünü astı. " Yapma ama! Sen kimseye değer veremezsin Gece. Ne bu? Ağlamak sana yakışıyor mu hem ? Hiç kötü kız olamıyorsun. Kötü kızlar güçlü olurlar, hadi ama sinirlendirme beni. O çocuk için mi ? komik bir soru olacak ama sen aşık mı oldun yoksa? "  dedi alayla Bay Çok Bilmiş!

Ne ? Tabii ki de hayır! Ben aşık filan olamam. Bunu daha ne kadar anlatmam gerek? Ben sadece ona ihtiyaç duyuyordum. Yani  farklı his veren bir insandı. O bambaşkaydı. Öykü'nün, Berke'nin verdiği hislerden, değerlerden bile farklı bir hissi vardı. Tamam belki adı yok ama aşk değil bu. Her adı olmayan hislere aşk denilmezdi. O sadece diğer erkekler gibi değildi.


Ona sinirle baktım. Daha sonra başını koyduğu yastığı hızlı şekilde alıp yüzüne sertçe vurdum. Ve arkama döndüm. Kahkahalar atmaya başladı. Bense sinirden kuduruyordu m. Hafiften de üzgündüm. Çok karışık bir haldeydim. Şimdi Öykü olsaydı beni iki dakikaya düzeltirdi. Ve bana neler olduğunu ve bu hissin ne olduğunu söylerdi. Ama yok işte, sorunda bu ya!



Arkam dönükken, Berke belime ellerini uzattı. Ardından karnımı gıdıklamaya başladı. En huylandığı m yer. Lanet olsun! Biliyor nasılda gıdıklandığı-mı tabii. Zeki çocuk işte. Eğer beni güldürmek isterseniz bu yolda var tabii. İlk baş onun ellerini kaldırmaya çalıştım ama çok sıkıydı elleri. Zaten kahkahalara boğulmuştum. İyice gıdıklamaya başladı. Nefesim kesildi gülmekten bir ara. O kadar çok gıdıkladı ki ölüm günüme kadar güldüm. Yani bir daha kahkaha atmayı ya-saklayabilirdim kendime. " Yeter, yapma artık ! " diye çığırdım. Her ne kadar gülerek demiş olsam da ciddiydim sonuçta.

YALANCI RUHLAR (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin