Yazarın ağzından
Gece epey bir uzun bir uykudan uyanmıştı. Herkesin onun yanında olması, hele hele de Batın'ın onun yanında olup destek vermesi...içindeki kelebekleri uçuştur-muştu. Mavi gözleri ile bakıyordu sevdiğini bile doğru düzgün bilmeyen adama. Adamı; ellerini kadının yüzünde buluşturdu ve " Rahatla, nefes al Gece." dedi sempatik bir ses tonuyla. Kadın derin bir kaç nefes aldı. Rahatladıktan sonra doktor kontrollerine başladı. Sonuçlar iyiye işaret olunca herkesin yüzü gülmüştü.
Gece, hastaneden bir kaç gün sonra taburcu edildi. Berke ve Öykü ile birlikte evlerine gittiler. Tabii Boğaç kişisi Gece uyandığı an ortadan kayıp olmuştu. Fakat Öykü Gece ile ilgilenmekten pekte umursamadı.
Sabah kahvaltısı, istirahat, akşam yemeği ve uyku. Koca üç ay böyle geçmişti Gece için. Batın ara sıra ziyarete geliyor, hal hatır soruyordu. Aslı da abisi gelirse geliyordu ve gelincede hep elinde el yapımı kekleri, börekleri vesaire getiriyordu. Berke içine kapanık halinden daha da içine kapanmıştı. Çünkü Gece iyileşir iyileşmez bir iş için mal olarak kullanılacaktı. Onu teslim edecekti. Bu sefer hiç affetmeyecekti Gece. Berke bunun acısını şimdiden sindirmeye çalışıyordu kendi içinde işte. Kalbine, zehirli okların işlemesine şimdiden izin veriyordu.
Ama sonuçta bu Boğaç'ı öldürme karşılığıydı ve anlaştığı adam ona iyi bakacakttı. Bunu bildiği için ve tek güvencesi bu bilgisi olduğu için bunu bir neden olarak saydı. Gece'yi anlaşmada kullanmasının en iyi nedeniydi. Bunun için özür dilemesi gerekti ondan ama bunun hakkında düşüncesini bile almamışken özür dilemek...Olanaksızdı.
Gece'nin ağzından
Her şey ve herkes çok tuhaftı. Tamam, bütün ilgi gene bendeydi ama Berke içine kapanıktı mesela, Batın bir şeyleri ima eden konuşmalar takınıyordu. Öykü ise... O Boğaç ile birlikte olmayı seçmiş ve halinden oldukça memnundu. Tekrar aynı şeyleri yaşayacağını tahmin edebiliyorken neden böyle bir şeyi yaptığını anlamış değilim tabii.
Bugün üç ay tamamlandı. Bence yeteri kadar evde dinlenmiştim. Öğle yemeğim den sonra üstümü değiştirdim. Dışarı çıkacaktım. Batın ile. Uzun süre dışarıya bir adım bile atmamıştım. Güvenli olsun diye yanımda Batın ile barımıza gidecektim. Mutluydum. Üstüme deri bir elbise geçirdim. Sırt dekolteli ve dizimin beş karış yukarısındaydı. Altıma da seksi bir desene sahip siyah külotlu çorap geçirdim. Ve son olarak üşümemeye önlem olsun diye deri bir ceket giydim. Ha bu arada, makyaj artık yapmıyordum. Doğal güzeliğimle oynamak daha bir eğlenceliydi.
Dış kapıyı açtım. Ve karşımda Batın ve soğukluğu duruyordu. İlk hastaneden çıkışımda bana ne kadar yumuşak olsa da son bir haftadır değişmişti. Ürpertici bir soğukluğu vardı. Gülümsedim ona karşın. Botlarımı giyindim ve yanına iliştim. Elimi kavradığını, elimin yanma hissi ile anlamıştım. Öyle ki ameliyattan sonra her şeyi ilk defa tadar gibiydim. Sıkıca tutulan ellerimizden gözlerimi ayırdım ve konuşması ile ona döndüm.
" Dışarı çıkmaya hazır mısın ? "
" Hazırım,"
***
Bara vardığımızda ilk ben içeri girdim, ardımdan Batın girdi ve bir masaya yerleştik. Ben ceketimi çıkarırken o da içecek sipariş ediyordu. Kendine bir bira bana da limonata sipariş etmişti. Hah, tabii ameliyattan çıktığımdan beri ne sigara ne bira içiyordum değil mi ? Yasaktı. Zararlıymış beyefendiye göre. Daha doğrusu beyefendilere göre. Berke'de böyle söylemişti.
Kafamdaki düşüncelere bir son verip ceketimi masaya katlayarak koydum. Boşuna almıştım ceketi. Hava epey sıcaktı. Yaz olmuştu haliyle. Neredeyse yazın yarısına gelmiştik. Tabii ben evde yatarak geçirmiştim. Batın sigarasını alıp yakarken bende onun izliyordum. Gözlerimi ondan ayırmadan sadece onu izliyordum. Dudaklarının arasına götürdüğü sigarasını çakmakla yaktı ve içine çekti. Zehirli duman, ciğerlerine işledikten sonra sigarayı parmaklarının arasına alıp gri dumanı üfledi. Oldukça karizmatikti.
Ona olan bu dik bakışlarıma karşın o sadece sol elinde olan telefonuna bakınıyordu. Acaba mesaj mı bekliyordu ki ? Kimden olabilir ki ? Aslı mı ? Berke mi ? Kim ? Merakla sorumu sordum. " Neye bakıyorsun ?" diye sakin bir ses tonuyla konuştum. Bana bakışlarını çevirmeye zahmet etmeden " Sana ne ?" dedi ve gelen siparişlere kafasını çevirdi. Garson içki ve limonatayı masaya koydu ve gitti. Batın sigarasını ağzından aldı ve kül tablasına koydu. İçkisinin kapağını açıp ağzına dikledi. Bende sınırlarımı fazla zorlamamak adına gözlerimi başka yöne çevirip limonatamı içtim.
Limonatamın son yudumlarında idim. Batın hiç konuşmamış ve yüzüme dahi bakmamıştı. Ta ki telefonu çalana dek. " Geldin mi ? " dedi barın dış kapısına bakarak. " Tamam, kız burada. Dışarı çıkıyoruz." dedi gözlerimin içine bakarak. Ne halt dönüyordu burada ? Ne kızı ? Kim gelmiş ? Sinirden köpürmüş halimle " Neyden bahsediyorsun sen ? " diye bağırdım. Herkesin bakışları ben olmuştum. Batın ayağa kalkıp yanımda bitti. Kolumdan sıkıca tuttu ve kulağıma soğuk bir sesle " Elveda," dedi.
Ne elvedası idi bu ? Anlamayan bakışlarımı ona çevirdim ve tek yaptığı ani bir şekilde dudağımı öpmek oldu. Yumuşak dudakları dudağımı yakaladığı sıra kalbim pır pır olmuştu. Daha sonra ise hızla dudaklarımız ayrıldı ve kolumdan tutarak arkasında sürükledi. Kapıdan dışarı çıktık. Gördüğüm manzara hiçte iyi değildi. Siyah bir araba ve kapıyı açmış, binmemi bekleyen bir takım elbiseli adam. " Buyurun hanımefendi," dedi adam. Batın'a baktım ve sadece hüzün bulmuş gözlerini gördüm.
Hala hiçbir şeyi anlamış değildim. Bakışlarımı Batın'dan çevirdim ve " Nereye!" diye bağırdım bana bakan adama. " Ne halt oluyor burada ? " diye bir kez daha bağırdım. Takım elbiseli adam sakin ve ciddiyetle " Lütfen arabaya binin, yoksa zorla bindireceğiz." dedi. Şaşkınlıkla " Çok beklersiniz! " diye bağırdım. Kolumu hala tutan Batın ellerini çekti yavaşça kolumdan ve onun yerine iki dev kaslı adam tuttu kollarımı. " Bırakın!" diye bağırsam da pekte umurlarında olmadım. Kaçmaya çabaladım ama olmamıştı. En son zorla soktular arabaya beni ve kapıyı sertçe kapattılar. Yanımda; sesiz ve tehlikeli bir adam vardı. Tanıdığım bir adam. Demir." Merhaba Gece," dedi muzip bir gülümsemeyle. Şaşkın ve dolmuş gözlerimle ona öylece baktım. Demir'in ellerine mi teslim edildim şimdi ? Beni Demir'e mi teslim etmişlerdi ? Ne için ? Neden ? Kızgınlıkla " Ne halt oluyor burada ? Ne için buradayım ?" dedim. Hala muzip gülümsemesi olan soğuk adam " Göreceksin," dedi sanki herkesi himayesi altına alabilirmiş gibi. Benim bilmediğim ama herkesin bildiği şey neydi ?
SEVGİLİ OKUYUCULARIM, BİRAZ KISA OLDU AMA İDARE EDİN ARTIK. BİR DAHA Kİ BÖLÜM GELECEKTİR.
OY + YORUMLARINIZI BEKLİYORUM CANLARIM.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI RUHLAR (ASKIDA)
ChickLitÖzünde saf,temiz ve iyi bir kızın; yaşadıkları yüzünden yalancı kötülüğü ile birlikte oluyor.' Kötü Kız' onun yalancı ruhu. Diğer yandan ise; geçmişi kir, toz ve pislik bulut tabakası ile dolu olan çocuğun zamanla yaşanmışlıkların üstüne yalancı iyi...