24. Bölüm " Saf çocuğum "

252 41 31
                                    

Acı içinde yatakta kıvrılıyorum. Vücudum ani bir ağrıya kaplanmıştı. Bu kadar acı veren şey neydi ?  Yastığımı sıktım. Tüm vücudum ağrı ve sızı içindeydi. İnlememek için dudaklarımı bastırıyordum. Neydi benim derdim? Başım çatlayacak gibiydi. Sımsıkı kapadığım gözlerimi araladığım sırada yastığımda kan vardı. Gözlerimi iri iri açtım. Elimi yüzüme götürdüğüm sırada burnumdan kan geldiğini anladım. Burnum kanıyordu. Hemen kalkıp banyoya gittim. Burnumu yıkadım. Fışır fışır kanıyordu. Başımın ağrısından ayakta zaten zor duruyordum. Sanki içimde bir zehir var ve o beni sarıp yıkıyor. Çok acı verici..


Banyodan çıkttım. Sürüklenerek, duvarlardan destek alarak  yatağıma doğru gittim. Kendimi yığdım yatağa. İçimden hüngür hüngür ağlamak geliyordu. Keşke annem yanımda olsa dedim içimden. Belki annem bana yardım ederdi şu yüklendiğim ağır yüklerden. Her yerim acı içinde kıvranıyordum. Neredesiniz ? Ya baba ? Sen annem uğruna beni bile düşünmeden astın kendini. Gözlerimin önünde asılmış babasını seyreden küçük bir kız. O kız şimdi annesine ve babasına ihtiyaç duyuyor. Beni düşünebilirdi, annenden bana emanet diye bana bakabilirdin baba! Bunu yapmak için annemin ölmesi bir neden değildi baba! Senden nefret ediyorum baba! Asla affetmeyeceğim seni.


Babamın anneme olan acımasız aşkı olduğu için ben aşktan nefret ettim galiba. Bir insan, aşkı için kızını yarı yolda bırakır mı? Benim babam gözümün önünde bana veda bile etmeden kendini asmıştı. Yerden yüksek havada ayakları, boynundan bir iple asılı, nefessiz kaldığı için moraran yüzüne şahit olmuştum. 


Aklıma gelen bu kötü düşüncelerden dolayı daha çok ağrımıştı canım. Ölümüm geldi galiba düşündüğüm bile olmuştu bu acıdan. İliklerim den başla,  damarlarımdan geçen kan bile rahatsız ediciydi. Her yerimden bıçaklanmış gibi hissediyordum. Anne ve baba çok önemli bu hayatta. Her ne kadar nefret ettiğiniz bir anne baba olsa da onlar çok önemlidir. Size kimsenin veremediği şefkati verirler onlar. Güven verirler. İşte onların yokluğu çatlayacak başıma bir bomba koyulmuştu. Birazdan patlamak üzereydi.


Ağlayarak yatağımda debelendim. Yüz üstü yatıyordum ve debeleniyordum. En sonunda tutamadım içimdeki kopan feryadı. İnledim. Acımın simgesini gösteren bir inleme. Bağırarak ağlamaya başladım. Hiç iyi değildim. Neredeler ? Herkes nerede ? Berke ? Öykü ? Neredesiniz ulan siz ?


Kapım tıkladı. Hiç bakmadım bile. İnlemeye devam ettim. " Gece ? Neyin var ? " diye endişeli ses sordu.  Soracağına gelsene içeri piç.  Aptal!  Ona cevap vermeyerek daha çok bağırdım. Hadi, içeri gel Berke! " Gece! Cevap ver bana! "içeri gir de ne olduğunu, nasıl olduğumu gör. Aptal. İnleyerek " Hiç iyi değilim ah! " bu bağırarak inleme den dolayı kapı açıldı. Hızlı adımlarla içeri girdi Berke. Yanıma oturdu. Kolumdan sertçe tutarak kaldırdı beni. Ağlayarak başımı tuttum. Kafamın içindeki şeyi susturmak için kafamı ellerimle vurmaya başladım. Sert, sert elimi yumruk yapmış kafama vuruyordum. 


" Deli misin kızım sen ? Ne yapıyorsun kendine ? " dedi Berke sinirli sesi ile. Kafama vurduğum ellerimi çekerek bana bakmaya çalıştı. Ben ise gözlerim sımsıkı şekilde inliyordum. Biz bu durumdayken odaya hışımla biri girdi. Kapıya baktığımda Öykü gelmişti. " Ne oldu ? " dedi endişeli haliyle. Berke kızgın bir şekilde bana bakıyordu. Gözlerimi açtım biraz. Merakla bakan iki çift mavi göz vardı. En sevdiğim renk mavi ve üçümüzün göz rengi de mavi. Tesadüfe bak!

YALANCI RUHLAR (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin