49. BÖLÜM: 'BERABERE'

2.4K 488 723
                                    

Ben geldiiim! Hemen sizi bol Pyken'li bölümle baş başa bırakıyorum.

Medya: Antrenman yaparken salonun görüntüsü böyle.

İyi okumalar!

🤖

Antrenman salonunda hiçbir ışık yokken etrafı görmeye çalışıyordum.

Daha sabah bat'larıma yüklenen yeni özellikle ileri seviye gece görüşü kazanmıştım. Yani artık geceleri sokakta yürüyen herhangi bir Lenasisliden daha iyi görebilirdim. Bu özelliği test etmek içinse geceden daha karanlık bir hâle dönüştürülmüş antrenman salonunu kullanıyorduk ve bu sefer Pyken'in şirketindeydik. Waitev şirketinin atmosferi kesinlikle Geom Eun'dan daha ciddiydi.

Antrenmanlar da öyle.

Burası sadece karanlık değildi. Aynı zamanda ortaya çıkmış katmanlar ışığı emiyor, siyahtan daha karanlık bir şeye dönüşüyor gibiydi. 

Ve elbette bir rakibim vardı.

Çatının üstü görünüşünü almış zemine baktım. Binalar arasındaki boşluğu temsilen zemin çatı üstlerinde biraz daha yüksekti. Gözlerim dönerken hedefime kilitlendim. Ses çıkarmıyordu ve bedenini göstermiyordu fakat ne yapacağımı iyi biliyordum. Özellikle o beni aptal sanırken ve küçümserken onu yenmesi kolaydı. Sadece... Çok az uğraşmam gerekecekti.

Gereğinden büyük jeneratörün arkasındaki kıpırtıya gözlerimi sabitledim. Ardından kabataslak bir şekilde Pyken'in nerede olabileceğini tahmin ettim fakat onun olduğu tarafa bakmadım. Elimi uzatıp ayak ucuma ve jeneratörün olduğu yere iki çip fırlattım. Ardından elimi yukarıya doğru hareket ettirerek yerden yukarıya bir zemin yükselmesini sağladım. Saklandığım yerden çıkıp çiplerin bana oluşturduğu güvenli yolda ilerlerken kıpırtı dışında hiçbir şeye odaklanmamış gibi davranıyordum.

Çipler yerden göğe doğru sahte bir katman yükseltmişti ve o katmanda, ben aslında yürümüyordum. Her şey önceki gibiydi.

Pyken'e onu küçümsediğimi düşündürerek adımlarımı hızlandırmadım bile.

Çatıların arasındaki mesafede sessizce sıçradım ve ayağımın altındaki jetleri çalıştırıp kapattım. Beni ivmeyle öne fırlattı ve diğer çatının üzerine konmamı sağladı. İtiraf etmek gerekirse biraz ses çıkarmıştım ama amacım da buydu sonuçta.

Jeneratörün arkasına ilerlemeden bileğimi hafifçe kıvırıp elimi belli belirsiz hareket ettirdim ve tuzağımın son adımlarını da attım.

Jeneratörün arkasına geçerken ellerimi havaya kaldırdım fakat gördüğüm görüntü afallamama neden oldu.

Pyken karanlığın içinde sırıtarak bana bakarken kızıl saçları simsiyah gözüküyordu. "Selam Reena," diye şakıdı neşeyle. "Ben de ne zaman yakın dövüşe gelirsin diye bekliyordum." Elinde çilekli süt olduğunu fark edince kaşlarım daha da çatıldı. Süt kutusunun üstünde 'Gerçek çileğe en yakın tat!' yazıyordu.

Tuzak falan kurmamıştı!  Beni bekleyen ta kendisiydi. 

Yani kıpırdatıp durduğu şey tahmin ettiğim gibi bir görüntü ya da metal değildi ve kesinlikle onu uzaktan da kontrol etmiyordu. Sadece yaklaşmamı ve onunla yakın dövüşe girmemi beklemişti.

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin