1. BÖLÜM: 'TEHDİT'

9.5K 893 1.5K
                                    

İTHAF:

Üç buçuk yaşında, süper kahramanların gerçek olduğuna inanan ve tam bir anti süper kahraman fanı olan, büyüyünce 'halk pastır' olmak isteyen minik kardeşime. İyi ki varsın. Bu satırları okuyacağın günleri sabırsızlıkla bekliyorum, küçüğüm.

Medya: Falh Davis& Sabrina Lones

İyi okumalar!

🤖

Düşüncelerim isimsiz bir kahramanın pelerini gibi zihnimde dalgalanırken dar balkonda oluşum kalbimi sıkıştırıyordu. 

Kapalı alan korkum yoktu. Fakat ne zaman daracık bir yerde düşüncelere dalsam, düşüncelerimin kapalı alan korkusu baş gösteriyordu. Sanki prangalarından kurtulmak istiyor, geniş alanları hayal ediyorlardı. Zihnimin duvarlarına çarpmayı değil, insanların içine karışıp hayat bulmak istiyorlardı. İçim sıkıntıyla dolarken parmaklarımı doladığım bardağı dudaklarıma doğru kaldırdım ve bir yudum aldım.

Su gittiği yolu ferahlatarak boğazımdan aşağıya inerken gözlerimi yapay atmosfere, lisulaya çevirdim. Dünyada artık bir ayrıcalık olan temiz, kötü düşüncelerden ve mikroplardan arındırılmış havayı ciğerlerime çekerken dudaklarım hafifçe yukarı kıvrılmıştı. Lenasis, Uma Lisula'ya şüphesiz borçluydu. Yoksa Avrupa kıtasında yaşamaya çalışanlar gibi kendi nefesimizde boğuluyor olurduk. Gözlerimi tekrar şehre çevirdiğimde dudaklarımda kıvrım bir gülümseye dönüşmek için kendini zorladı.

Bu şehri seviyordum. Gece her renk ışık gökdelenleri neon ışıklar rengin gündüz olduğu gibi rengarenk görünmesini sağlıyordu. Oluşan ışık kirliliği, benim için bir cümbüştü. Her baktığımda içimi çekip bakmaya devam edeceğim bir cümbüş. Gökdelenlerin kestiği rüzgarlar zaman zaman yönünü şaşırsa da bal rengi saçlarıma dokunuyor, okşayıp geri çekiliyordu.

"Rina!" İsmimi, daha doğrusu ismimin yarısını, duyduğumda manzaranın büyüsünden sıyrıldım ve omzumun üzerinden karanlık salonda oturan N'yi görmeye çalıştım. İsmim Sabrina'ydı fakat küçük kardeşim ve annemin korkunç bir üşengeçliği vardı. Annem ismimi söylemeye üşendiği için küçük kız kardeşime tek harften oluşan bir isim vermişti: N. Bana S demeye başladığında ise çığlık çığlığa evde gürültü koparmış, Sabrina ismini sevdiğimi söylemiştim.

İsmim ve soy ismim, babamdan kalan son mirastı bana. Tabii depoda oturan zihninin aktarıldığı robot dışında. Adımı da eski evimiz gibi satmalarına, miras bıraktığı ismimi kısaltmalarına, hayatımı değiştirmelerine izin veremezdim. Gözlerimi yumarken babamın görüntüsünün zihnimde yeşermesini bekledim. Zihnimde görünmeyen bir renge bulanmış fırçalar hazır bekliyordu. Sadece onun adı, yüzünün gözümün önünde canlanması için yeterli olmalıydı.

Sonuç alamadığımda ise dişlerimi birbirine bastırıp gözlerimi açtım. Göğsüm hayal kırıklığımı dizginlemeye çalışırken sırtımı balkonun korkuluğuna yasladım ve bir şeyi görmeyi hedeflemeyen gözlerimi salona çevirdim. Gözlerimize daha doğduğumuzda yerleştirdikleri bat'lar babamın portresinin zihnimde yeşermesine engel oluyordu. Oysa tek istediğim babamın yüzünün detaylarını kendim çize çize, zihnimde tekrar canlandırmaktı. 

"Rina!" İsmim tekrar huysuz kardeşimin ağzından döküldüğünde iç geçirip balkondan ayrıldım. Balkonun yanındaki küçük butona elimi yaklaştırdığımda balkonun girişini saydam cam kayarak kapattı. Gözlerimi kısarak salonun neresinde olduğunu ararken annem beni bu zahmetten kurtardı ve salona girerken kapının yanındaki sensöre elini kaydırarak odanın parlaklığını arttırdı. "Teşekkürler anne." derken bocaladım. Çünkü bakışlarını bana kaldırmış, gözlerini kısmıştı. 

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin