İyi okumalar! Lütfen vote ve yorum atmayı unutmayın ♥ Sınır: 70 vote ♥
Medya: Hastane
🤖
Bedenimi tekrar hissetmeye başladım.
Önce belli belirsiz bir baş ağrısı kafamı rahatsız etti. Ardından içimi gıdıklayan, neredeyse içimde dolaşan kanı hissedebildiğimi söyleyebileceğim bir his baş gösterdi. Gözlerimi rahatsız eden ışık karşısında kaşlarım hafifçe çatılırken göz kapaklarım titreşti.
"Uyanıyor!"
N'in sesi kulaklarımı doldururken bulanık zihnim neler olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. N'in burada ne işi vardı? Sesi neden bu kadar endişeli ve heyecanlıydı?
Gözlerini önce biraz, daha sonra da tamamen araladım.
İlk gördüğüm şey kafama epey yakın, parlak beyaz ışık oldu. Gözlerimde bir an şimşek çakarken afallamış bir şekilde ışığa bakakaldım. Ardından biri ışığı öteye çekti ve görüş açımın genişlemesine olanak sağladı. Görüşüm, ışıktan dolayı tuhaf bir hâle gelmişti.
Gözlerimi ağır bir şekilde odada gezdirirken dudaklarım üşüdüğümü dışarıya yansıtarak titredi.
Lenasis Devlet Hastanesine benzeyen bir yerdeydim. Bunu biliyordum çünkü babamın cesedinin incelenmesini beklerken hastanenin tüm koridorlarını gezmiş, her yolu ezberlemiştim. Beyaz, ses geçirmez odanın kapısının olduğu yerde cam vardı. Bu camlar ekrana ya da duvara dönüşebiliyordu. Çok kullanımlı değişken bir görüntü gibiydi.
Beyaz, hastaların kötü düşünmesine engel olmak zihni berraklaştırmak için kullanırdı. Hastanede bunun dışında açık mavi tarzında soluk ve açık renkler de kullanılırdı fakat hiçbiri beyaz kadar fazla değildi.
Zihnim gördüğü görüntünün analizini bu şekilde yapmaya başladıysa her şey yolunda demekti. Bulduğum her sorunu, her cihazı çözmeye çalışmaya devam ediyordum.
Derin bir nefes alıp tazelenmiş bir zihinle etrafa bakınmaya devam ettim.
Gözlerimi camlardan alıp yanımda dikilen N'e çevirdim. Soluk cildi normalden daha solgun gözüküyordu ve yanaklarının üstünde belli belirsiz bir kızarlık vardı. Daha da solgun teni, turuncu saçlarıyla tezatlığını fazlasıyla ortaya çıkarmıştı. Gözlerim N'den alıp arkada, koltukta oturan anneme kaydı. Onu incelemeye tenezzül etmedim. Zaten o da bana bakmıyordu. Bu yüzden gözlerimi onun bedeninden hızla uzaklaştırdım.
Kollarını göğsünde kovuşturmuş bir şekilde dikilen, sarıya çalan gözlerini üzerime dikmiş Pyken'e gözlerim çevirdim.
Babamın illegal bir panel açmasına yardımcı olan bir kız, sonsuz depresyona girmiş bir kadın, çakma süper-kahraman ve başkalarının hayatını kurtarmaya kendi hayatını yaşamaktan daha meraklı olan çağa aykırı bir kadın...
Şüphesiz bu ortaya karışık grupta en mantıklı duran kişi kapının girişinde, ellerini önünde birleştirmiş sağlık robotuydu. Kafası öne eğikti ve donuk bakışları kıpırtısızdı. Bedeni insan bedeni olarak tasarlanmıştı fakat robot olduğu belli oluyordu. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin insanı tamamen yansıtan robotlar yapılabileceğini sanmıyordum. Dinlere inanmazdım fakat ruha inanmak her zaman istemiştim. Eğer ruh varsa robotlarda ruh denilen şey eksikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMAN
Science FictionAskıda. Sabrina Lones gündüz Lenasis'in süper kahramanlarından biri olan Reena'ydı. Akşam ise para karşılığı ünlü model Falh Davis'e bir saat arkadaşlık ediyordu. Sabrina'nın bilmediği şey ise diğer kahraman Pyken'in Falh Davis olmasıydı. • Onlar as...