43. BÖLÜM: 'MASKE'

2.5K 547 1.4K
                                    

Herkese selam!

Dünkü yorumlarınız ve oylarınız çok iyi olduğu için bir gün geçmeden yeni bölümü atayım dedim ♥ Lütfen aynı ilgiyi bu bölüme de gösterin. Duruma göre yarın da bölüm atabilirim :3 Böyle devam edersek 5 gün 5 bölüm etkinliğine de dönüşebilir bu.

ÖNEMLİ: Önceki bölüm flop kalırsa, peş peşe bölüm attım diye oy falan az alırsa sınır koyarım. Lütfen önceki bölüme oy ve yorum atmayı da ihmal etmeyin.

Medya: Öylesine başka bir kapak çalışmam.

İyi okumalar!

🤖

Yüz ifademi düz tutmak için elimden geleni yaptım.

Dudaklarımı açmadan, tek kelime etmeden sadece düşünmek istiyordum fakat fazla sessiz kalmam dikkatini çekebilirdi. Ki söylediği gibi beni stalklayan ve araştıran biriyse N'in blogunda bu sokakta bir şeyleri arıyor oluşumu da öğrenmişti. Belki ne aradığımı çoktan tahmin etmişti, belki de N'in salladığı yalana inanmıştı. Her türlü Amer'i şüphelendirmemem gerekiyordu.

Binaya girmeyi elbette düşünmüştüm. Reena olarak oraya girebilmek için bahaneler de planlamıştım fakat hiçbir bahanem, sağlam nedene dayanmıyordu. Bu yüzden planlarımı harekete geçirmemiştim. Bir binadan içeriye girmek için ya orada yaşıyor olmalıydınız, ya da bir arkadaşınız orada olmalıydı. Ve şans eseri ikinci seçenek karşıma çıkmıştı.

Onu şüphelendirmeden intihar hakkında bir bilgisi olup olmadığında dair ondan bilgi almaya çalışabilirdim. Onun gibi birinin ağzının aramak zor olsa da ben iletişimle ilgili epey ders almıştım. Doğru yeri seçip işleme başlamak gibiydi bu. Doğru kelimeleri seçip devamını karşındaki kişinin getirmesine izin verirdin.

"Evinin çalıştığın yere bu kadar yakın olması harika," dedim kafamı sallayarak. "O zaman... Ebeveynlerinle yaşamıyorsun."

"Çoktan reşit oldum!" diye homurdandı mızmızlanırcasına. "Ayrıca ne kadar tuhaf bir ortam oluşabileceğini bir düşünsene! Gün boyu kameraların önünde olan birinin doğal halini görmek..." Sanırım bunun ne demek olduğunu öğrenmeye başlamıştım. Falh aklıma her geldiğinde olduğu gibi kendimi biraz tuhaf hissettim. "Tüm gün onu görmüyormuş gibi bir de o tuhaf atmosfere katlanmak... Kesinlikle benlik değil. Annemle koklaşmalarını görmemeyi tercih ederim." Yüzünü buruşturdu.

Daha fazla yürümeden, sokağın ortasında dikilerek durmamın dikkat çekeceğini düşünmeye başlamıştım. Amer'i bu durum rahatsız etmese de etrafımızdaki kalabalığın bakışları üzerimizde daha çok oyalanıyordu. Arkamda, önümde, çaprazımda... Her yerdeydiler. Kelimelere odaklanamadığım fısıltılarıyla konuşurken kendimi kameranın merceği üzerime yaklaşıyormuş gibi hissettim. 

Etrafa göz gezdirirken göz göze gelebildiğim kadar kişiye ters ters baktım. Amer etrafta insanların olduğunu yeni anlamışçasına şaşkın şaşkın bakışlarımı takip etti. Ardından hepsine küçümsemeyle bakıp göz devirdi. Adımlamaya başladığımda bana ayak uydurdu. Tekrar beraber metroya ilerlemeye dönmüştük. "İtiraf etmek gerekirse biraz mahcup hissediyorum," dedim utana sıkıla. Rol yaptığını fark ettirmemenin ilk şartı, rol yaptığını düşünmemekti. Bakışlarımı tekrar Amer'e çevirdim. "Evini çoktan geçtin fakat yine de bana eşlik ediyorsun. Bu... Bakışlar altında."

Söylemesem de ne demek istediğim açıktı: Benim yanımda olan herhangi biri bu bakışlara maruz kalırdı. Üstelik yanımda olan kişi Amer gibi biri olduğundan bu durum onun için daha rahatsız edici bir hâl alabilirdi.

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin