6. BÖLÜM: 'ZORBA'

4K 741 440
                                    

İyi okumalar! Lütfen emeğimin karşılığı olarak bir voteyi çok görmeyin ♥

Medya: Tokyo Car

🤖

Falh gözlerini kendi ekranına indirdi.

Gözlerini tekrar bana çevirdiğinde bir an bakakaldı. Yanaklarıma kızarmamak için emir gönderirken boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırdım. "Bugün mü başlıyoruz?" diye sordum. Falh kafasını sağa sola sallarken saçlarının hareketlendiğini göz ucuyla seçebilmiştim. "Şok geçiriyor gibi gözüküyorsun, Sabrina." dedi endişeli bir sesle. "Bugün tüm yaşananları sindirip ertesi gün başlamak daha iyi olur." Eh, doğrusunu söylemek gerekirse haklıydı. Hâlâ yaşanılanların gerçekliğini kavrayamıyordum. Ve bu gece hayatımı nasıl değiştirecekti hiçbir fikrim yoktu.

Falh'a tekrar kaçamak bir bakış attım. "Yarın izlemek için film bulacağım." dedim düz bir şekilde. Falh bir elini saçlarına daldırıp kafasını kaşır gibi yaparken hafif çekik, yeşil gözleri kısıldı. "Nereden başlamak istersen oradan başlarız." deyip omuz silkti. Teşekkür etme amacıyla hafifçe gülümsedim.

Gitme vaktim gelmişti. Falh'a dikkatle baktım fakat "Kalkıp evinize gider misiniz?" tarzında kibar bir kovuşla karşılaşmadım. Bir şey dememi bekliyor gibiydi.

"Eve dönsem iyi olur." dedim ona bakarken. Falh'ın gözlerinden bir anlık şaşkınlık belirirken daha sonra bu görüntü kayboldu. Rahat bir şekilde genişçe sırıtarak kafasını eğdi ve ayağa kalkıp bir kolunu terasa doğru uzattı. Tekrar Tokyo Car'la gideceğim düşüncesi beni sevinçten delirtirken yüzümü ifadesiz tutmayı başardım. Gösterdiği yönde yürürken odayı tamamen çevreleyen duvarlar açılmaya başladı. Duvarlar geri çekildi. Terastan eve giriş kapısı olan cam kapı da ortaya çıktı. Cama yaklaşmamla Falh geriye çekilip bana geçmem için alan tanıdı. Cam kendiliğinden açıldığında dışarıya çıktım.

Tokyo Car sessiz ve ışıklar saçarak terasa yaklaşırken yutkunma isteğimi zar zor bastırdım. Ben fark etmeden bat'ını kullanarak onu çağırmış olmalıydı. Sert bir rüzgar eserken kollarımı göğsümde kovuşturdum. Terasın sonuna kadar yürürken topuklu ayakkabılarımın sesi ritmin bir şekilde yankılandı.

Uçan arabanın kapısı açılırken içeriden vuran ışık dışarıya yansıdı. Biraz geriye çekilip terasın kenarına iyice yanaştım ve Lenasis'in en tepeden görünümüne dikkatle baktım. Sokaklar birkaç gün öncesine göre oldukça cansızdı. Ama hâlâ her renkte ışıklar gökdelenleri süslüyor, şehre enfes bir görüntü katıyordu.

"Çok güzel görünüyor değil mi?" diye fısıldadı Falh kulağımın altına. Sırtıma belli belirsiz değen bedenini hissedince yerimden sıçramamak için kendimi zor tuttum.

Aptal.

Eğer korkudan zıplasaydım şehire kafalama atlayacaktım.

Yana doğru bir adım atıp omzumun üzerinden Falh'a sinirli bir bakış attım. Beni bekleyen arabayı tekrar hatırlayınca boynumda yanaklarıma kafar uzanan bir ateş yükseldi. "Afedersin." dedim mahcup olmuş bir şekilde. "Arabayı bir an olsun unuttum."

Falh gözlerini şehirden ayırmazken kafasını sağa sola salladı. "Sorun değil. İstediğinde gidebilirsin." diye mırıldandı dalgın bir şekilde. Diğer bir deyişle istediğim kadar izleyebilirdim. Şehre kaçamak bir bakış attım fakat birden kenardan kayıp düşecekmiş gbi hissetmiştim. Temkinli bir şekilde birkaç adım geriye attım.

"Tüm bunların bu şehrin başına gelmesi ne kötü." dedi sert bir sesle. Kendi kendine büyüyen bine ve hükumetin sistemini ele geçiren yazılım aklıma gelince boğazım tıkanır gibi oldu. Kuru bir öksürükle boğazımı temizledim. "Lenasis'i kurtarabilmek için bir şansım olsaydı, sonuçları ne olursa olsun kullanırdım." dedim pürüzlü bir sesle.

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin