Medya: Falh Davis (Birazdan eklenecek.)
İyi okumalar ♡ Buraya kadar geldiyseniz, pahmuk eller voteye.
🤖
Adımlarım gittikçe yavaşlarken elimi çantamın içinde tutmaya devam ettim.
Herhangi bir robotun kontrolden çıkacağını düşünmüyordum. Zaten bu yaptığım sadece önlem amaçlıydı. Aslında parmak uçlarımdan elektrik, alev, alan bozucu küçük çipler ve bir sürü şey çıkarabilen bir 'kahraman' için bu yaptığım saçmaydı. Kontrolden çıkmış bir robot mu görmüştüm? Tek yapmam gereken Reena olmayı düşünmekti. Birkaç saniyede, Asya kameralarda gerekli oynamaları yaparken dönüşmüş olacaktım.
Diğer kimliğimi benden ve ekipten başka kimse bilmemeliydi. Bu sayede her şey daha güvenli olacaktı. Durum böyle olunca da elimi kolumu sallayarak, "Geleni hallederiz ya," kafasında dolaşmamam gerekiyordu. Hâlâ normal bir insan olduğumu düşünmeliydim. Yarı cyborga dönüşmemişim gibi davranmalıydım.
Elimi küçük çantamın içinde tutarken kafamı arkaya yatırarak gökdelene baktım. Burası, Falh'ın kaldığı binaydı. Görünüş olarak diğer binalardan pek farklı görünmese de dairelerinin içlerinin lüks olduğunu biliyordum. Falh'ın evinin içini görmüştüm. Muhtemelen bu apartmanda Lenasis'in maddi durumu çok iyi olan sınıfı kalıyordu.
Bileğimi apartmanın girişindeki asansörün alıcısına doğru uzattım. Alıcı yeşil ışıkla yanarken, "Yüz sekseninci kat, Falh Davis." diyen mekanik, cinsiyeti belirsiz bir ses işittim. Kaşlarım havaya kalkarken sessizce, kayarak açılan asansörün kapısından içeriye girdim. Asansörün dijital ekranında gideceğim katın rakamları yanıp sönüyordu. Kapı kapandığında gözlerimi zemine çevirdim. Demek ki asansörün ya da binanın sistemine misafirleri olup olmadığını aktarabiliyorlardı. Böylece davetsiz misafirlerden ve tehikeli bazı oyunlardan korunmuş oluyorlardı.
Henüz sabah bir sürü ameliyat geçirmeme ve içime farklı teknolojiler yerleştirilmesine rağmen akşam olunca Falh'ın evinin yolunu tutmuştum. Reena olmaktan epey fazla para alacak olsam da Falh'la sözleşmemi bozamazdım. Hâlâ onun için çalışıyordum ve bu da arkadaşlığımızı devam ettirmemiz gerektiği anlamına geliyordu.
Asansörün kapısının açıldığını bana haber veren aynı mekanik ses oldu. "Gideceğiniz kata vardınız. İyi akşamlar dileriz." Kafamı dalgın bir şekilde sallayarak, "İyi akşamlar," diye mırıldandım. Asansör kendi bilincini farkında bir yapay zeka olsaydı eminim ki şaşırırdı.
Bembeyaz koridorda etrafımda bakınırken bir şaşkınlık zihnimi kuşattı. Ortalıkta herhangi bir kapı gözükmüyordu ve az önce asansörün yerini de tamamen beyazlık kaplamıştı.
Falh'ın bahsettiği güvenlik geliştirmelerinin bunlar olup olmadığını merak ettim. Temkinle etrafa bakınmaya devam ederken, "Falh?" diye seslendim tereddüt ederek. Bir süre sessizlik yaşandıktan sonra beyazlığın içinde bir kapı içeriye doğru açıldı ve Falh görüldü. Kafasını şimdi görebildiğim kapının kenarına dayamış ve boynuna doğru yatırmıştı. Dudaklarında küçük bir gülümseme vardı. "Önlemleri nasıl buldun, çiçeğim?" dedi göz kırparken.
Göz devirme isteğimi bastıramayacağımı anlayınca göz devirdim. Açtığı kapıya doğru ilerleyip kapının önünde durdum. "Kesinlikle yaratıcı ve güzel." dedim kafamı sallarken. Dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. Ani bir hareketle elimi boynunda götürüp dikey olarak boynuna elimi değdirdim. Falh bana bakakalırken sırıttım. "Ama kesinlikle yetersiz," diye ekledim. "Hologram görüntüyle benim bedenimi elde etmiş bir robot olabilirdim ve az önce elimde bir bıçak olsa ölmüş olurdun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMAN
Science FictionAskıda. Sabrina Lones gündüz Lenasis'in süper kahramanlarından biri olan Reena'ydı. Akşam ise para karşılığı ünlü model Falh Davis'e bir saat arkadaşlık ediyordu. Sabrina'nın bilmediği şey ise diğer kahraman Pyken'in Falh Davis olmasıydı. • Onlar as...