28. BÖLÜM: 'ALIŞVERİŞ'

3.2K 625 895
                                    

#10gün10bölüm 1. GÜN

Medya: Bölümde bahsi geçen aynanın benzeri.

İyi okumalar!

🤖

Falh'ın evinin konumu Lenasis merkezine oldukça yakındı.

Bu yüzden binadan çıkar çıkmaz birkaç adımda ister istemez kalabalığa karışmış olduk. Elbette bu kalabalık, her zamanki kalabalık gibi değildi.

Lenasis'te çoğu kişi iş sahibiydi, yani çalışma saatlerinde dışarı çıkanlar çok fazla değildi. Bazı günler herkes anlaşmış gibi sokaklara dökülünce ise gerçek bir kalabalık kendini gösteriyordu. W'nun şehre yaptıklarından sonra ise bu sefer sokağa çıkmama konusunda anlaşmış gibilerdi. Normalde herkesin özel alanı iki adımlık bir mesafeyken bugün bu mesafe dört katına çıkmıştı.

Kimse dönüp bize bakmadı. Herhangi biriymişiz gibi gözleri üzerimize değip geçti. Kimse ikinci kez bulunduğumuz yere, giydiğimiz kıyafete bakmıyordu. Yüzlerimiz ve giydiklerimiz tamamen sıradandı. İşte o zaman sokağa her adım attığımda aslında bunu beklediğimi fark ettim. Ne kadar kendime sorun olmayacağını söylesem de bedenim gerilmiş, bir saldırıya hazırlanıyor gibi gergin bir şekilde yürümeye başlamıştım. Bunu Falh'ın, bugünkü adıyla Bay XY'nin, fark edip etmediğini bilmiyordum.

Kendimi kasmamaya çalışarak derin bir nefes aldım. Kısa bir an kafamı geriye yatırıp bulutlara baktığımda sarı, küt saçlarım omuzlarımın arkasına değdi. Bu bir alarm gibi tekrar bambaşka biri olduğumu bana hatırlattı. Gülümseyerek kafamı indirdim ve neşeyle içinde Falh olan bedene baktım. "Kimse ikinci kez bize dönüp bakmıyor," dedim keyifli bir şekilde. "Sanki... Öylesine biriyiz Bay XY."

Falh'ın dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. "Kendimi biraz kötü hissediyorum, Bayan XX," dedi omuz silkerek. "Sanki bana değer veren ve beni seven insanlardan kaçıyormuşum gibi. Beni bir kez görmek için bile saatlerce öyle yerlerde bekleyen var ki..."

Üzüntüsünün gerçek olduğunu anlamam zor olmadı. Ne yapacağımdan emin olmayarak ona baktım. Onu teselli etmek istiyordum fakat aramızdaki sınırın ne olduğunu bilmiyordum. Kendimi kasmamaya çalışarak elimi kaldırdım ve omzuna koydum. Falh yüzünü bana çevirdi. Normalde kahverengi olmayan gözleri üzerimdeydi. "Bir gün mola senin de hakkın," dedim yumuşak sesle. "Tüm gün herkesin gözü önünde, kameralarla yaşamak ne kadar zordur tahmin edemiyorum bile." Sır verir gibi sesimi alçalttım. "Ayrıca sen Bay XY'sin. Olmadığın biri için düşünmene gerek yok."

Falh derin bir nefes aldı. "Düşündüğün kadar kötü değil," dedi gözlerini kaçırırken. Sesi kısıktı. Yolda yürüyen insanlara öylesine bakışlar attı. "Kameraların önünde olmayı, ışığın üstümde olmasını seviyorum. Böyle büyüdüm. Büyükbabam hayatımın böyle geçeceğinden emin oldu." Kıkırdadı. Bir an ona büyükbabasını sormak istedim. Ailesini, nasıl böyle bir hayatı kazandığını. Fakat soramadım. Bunun lafını bile etmenin ona neler hissettireceğini bilmiyordum. "Eğer ışıklar benim üzerimde olmasaydı, işte o zaman çok kötü olurdu."

Üzerimizde çeyrek milyon l-coinlik bir harcama vardı. Falh'ın ne kadar kazandığını - eğer varsa- ilahlar bilirdi. O kadar kazanırken ve neredeyse çocukluğundan itibaren bu işi yaparken bundan memnun olmaması garip olurdu.

"Yine de hayranlarının hepsi normal değil," diye mırıldandım. N, Falh'ın özel basım ve neredeyse hiç bulunamayan posterine bir kız dokundu diye yapmadığını bırakmamıştı. "Sonuçta bazıları sana epey zorluk çıkarıyor. Birbirlerini incitiyorlar." N ne yapmıştı bilmiyordum ama kız sosyal medyada rezil olmuştu. Kısa bir an duraksadım. Sırf Falh'ın yanında görüldüm diye insanların söyledikleri aklıma geldi. "Etrafındakileri de o şekilde." Aklıma gelen düşünceyle kafamı hızla kaldırıp yüzüne baktım. "Falh, neden hiç arkadaşın yok?"

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin