33. BÖLÜM: 'TOPLANTI'

2.9K 588 982
                                    

#10gün10bölüm 6. GÜN

Medya: Sanal oda temsili.


İyi okumalar!

🤖

Odanın içindeki ekibe kısa bir bakış attığımda hepsinin Sway'ın sözüyle ayaklandığını gördüm.

Böylece kapıdan çıkıp koridorda peşine takıldım. Sapık adamın gömleğinden epey belli olan vücut hatlarını seçebiliyordum. Yürümesine rağmen gereğinden fazla kasılan sırt kasları ise bana gerginliğinin son kanıtını da göstermiş olmuştu. Hızlı adımlarına ayak uydurmadan, yanıma hızla sekerek yürüyen Amer'in gelmesini bekledim. Sway'in peşinden somurtarak baktıktan sonra parıldayan gözlerini bana çevirdi. "Daha önce sanal oda toplantısına katıldın mı?" diye sordu merakla.

Kafamı sağa sola sallayıp ona merak ettiği sorunun cevabını verdim. Sanal oda toplantıları genelde şirketlerde bir birimin başına olan kişilerin diğer şirketlerle görüşmek için katıldığı toplantılardı. Odanın içinde yarım bir masa ve sandalyeler olurdu. Toplantıya katılacak karşı tarafın görüntüsü işe duvara düşer, onların da yarım olan masası yarım masayla birleşip tamamlanırdı. Bir şekilde yüz yüze hissi verdiği söylenilen toplantıları sadece izlemiştim. Münazara yarışmalarının tekrarları internette bu şekilde bulunuyordu.

"Tahmin edeyim, katılmamıştır," dedi Sway koridorda ilerlemeye devam ederken. "Alt tabaka insanların sanal odaları kullanması imkansız." Bedenimin tepkilerini kontrol altında tuttum. Öfkelenmek zayıflık belirtisiydi. İfadesiz bir yüz her zaman insanları daha çok sinir ederdi. Cevap vermek için dudaklarımı araladığım anda Amer lafa atladı: "Ayağını denk al Geo." Sesi her zamanki neşesinde değildi. Ciddi ve soğuktu. Ona bakmasam bu sesin olgun ve yetişkin bir adamdan çıktığını düşünürdüm, bir çocuktan değil.

Sway Geo'nun adımları koridorun ortasında duraksadığında hepimiz durduk. Sway omzunun üzerinden geriye, Amer'e doğru baktı. Yeşil gözleri öfkeyle kısılmıştı. "Onun oğlusun diye kendine fazla güvenme," dedi tehditkar bir tavırla. Kaşlarım çatılırken ileriye doğru bir adım atıp Amer'in önüne kolumu uzattım. Amer'in yüzü, küçük ekibimizdekiler kimin oğlu olduğunu öğrenecek diye gerilmişti. En azından tahminim bu yöndeydi.

"Bu kadar kabalığın yetti," dedim sert bir sesle. Gözlerimi Sway'e çevirip çenemle koridoru işaret ettim. "Yürü."

Sway alaylı bir şekilde kıkırdadı. Bedenini tamamen bize çevirdi. "Bana emir verebileceğini mi zannediyorsun?" diye tısladı. "Hâlâ asansördeki ucuz kadınsın." Tüm bedenim gerilirken parmak uçlarım elektriği kullanmak ister gibi kaşındı. Reena olduğumu kendime hatırlattım. Kaba kuvvet kullanarak o kelimelerini ona yutturabilirdim fakat sözlü olarak onunla laf dalaşına girmemin bir anlamı olmayacaktı. Derin nefesler alıp vermeye devam ettim. Kelimeleri zehir gibi zihnimin içinde kol geziyordu. Bedenime tutmaya çalışan elleri, masum olduğuna inanan yeşil gözleri ve 'aykırı kadın' derken yüzünde oluşan o tiksinti... Hepsini net bir şekilde hatırlıyordum.

Tam o sırada yanımdan iki kişi hızla ileriye doğru fırladı. Farika, hızla Sway'in yanından geçerken, "Toplantı aceleydi," dedi yan gözle adama bakarak. "Başkan'a bu durumdan bahsedecek duruma gelmeyelim Bay Geo." İnce topuklu ayakkabıları zeminde yankı yaparken sessiz tehdidini arkada bırakarak ilerlemeye devam etti. 

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin