39. BÖLÜM: 'YAPAYALNIZ'

2.9K 537 689
                                    

Uzun bir aradan sonra merhaba herkese! Sizi ve bizim kerataları çok özledim...

Medya: Tek kullanımlık Falh. (Modeli bilmiyorum ama aklınıza yatarsa bulurum.)

İyi okumalar!

🤖

Buraya neden geldiğimi kendime ve onlara itiraf etmek adımlarımın olduğum yerde çakılı kalmasına neden oldu.

Gerçekten, diye düşündüm. Gerçekten buraya gelmek istemiştim. Gözlerimi kaldırıp Yet'in yüzüne gözlerimi diktim çünkü açık konuşmuşken Falh'a bakmak oldukça zordu. Falh elini dirseğime hafifçe değdirirken bir eliyle oturma odasını işaret etti. Hâlâ ona bakmıyordum. "Oturma odasına geçebilirsin," dedi yumuşak bir sesle. "Duş alıp gelirim."

Gözlerimi onun yüzüne çevirdim. Yeşil gözlerinin içinde bakışlarım dolaşırken, "Spor yapmayı bitirmiş miydin?" diye sordum. Falh kısa bir an şaşkınlıkla yüzüme baktığında hafifçe gülümsedim. Az önce ter içindeyken bana sarıldığını idrak etmiş gibi duruşunu dikleştirirken derin bir nefes alıp yer yer ıslak olan tişörtüne baktı. Saçının ıslaklığını fark edip etmediğini bilmiyordum. "İtiraf etmek gerekirse bitmemişti," dedi iç geçirerek. "Bu hâlde olduğumu bir an fark etmedim." Suçlu gibi kediyi andıran bakışlarını yüzüme çevirdi. Sarılma için özür diliyormuş gibiydi.

"Spor yapmayı bitirene kadar beklerim," dedim oturma odasına doğru bir adım atarken. Yet'in gözyaşlarından oluşan bir minyatür gölün üzerinden geçtim. "Sonuçta aniden geldim. Beklemek benim için sorun olmaz. Rahatına bak." Bir omzumu silkip ona omzumun üzerinden kısa bir bakış attım. Yet iki avucunu birbirine dayamış, dua eder gibi tuhaf bir pozisyonda bir bana, bir Falh'a bakıyordu. Göz ucuyla gördüğüm hareketlerine anlam veremedim. Ne yaptığını ancak Falh bilebilirdi.

Falh kafasını omzuna doğru eğerken ıslak saçları ağırlığın etkisiyle kıpırdandı. "Oturma odasında oturup Yet'le konuşmanı söylerdim ama Yet beni spor yaparken izlemeyi seviyor," dedi dudaklarında bir sırıtış büyürken. "Bu yüzden beni izlemeye gelecek. Eminim sen de oturma odasında kendi kendine otururken sıkılırsın." Gözleri mücevherler gibi parlarken yüzünde beliren ışığa anlam veremedim. "Senin için sorun olmazsa seninle spor yaparken konuşabilirim."

Bir erkeği spor yaparken izlemek... Pekâlâ. 

Bunun yaşıtlarım ve gençler için ne kadar nefes kesici olduğunu farkındaydım. Hormonlarını harekete geçiren görüntülere de az çok anlam verebiliyordum. Kasların devinimleri, erkeksi bir güç yayar gibi tenin üzerinde süzülen ter damlaları falan filan. Eh, onları anlamam benim onlardan biri olduğum anlamına gelmiyordu. Tam tersi herkes bundan hoşlanıyor diye ben önyargılıydım. Neden durduk yere spor yapan erkekleri ya da son bir yüzyıldır popüler olan yakışıklı oyunculu takımların kapışmasını izleyecektim ki? Çağın insanlarının pek mantıklı seçimleri yoktu. Bu da kulağa mantıklı gelmiyordu. Zaman israfıydı. Düpedüz.

"Sabrina?" Falh tek kaşını havaya kaldırırken hâlâ sırıtıyordu. Meydan okuma. Tavırlarındaki belli belirsiz değişiklik buydu. Ondan etkilenmediğim için beni istemişti fakat hâlâ bu etkilenmeme olayının yerinde olup olmadığını test etmek istiyor gibiydi. Gözlerimi kısmamak için kendimi zor tutup bedenimi tamamen ona çevirdim. Dolgun dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. "Tabii ki," dedim yapay bir sakinlikle. "Benim için sorun olmaz."

Altı üstü spor yapacaktı.

Falh'ın cevabımdan hoşnut olduğu belliydi. Yamuk bir sırıtışla yüzüme son bir kez daha baktıktan sonra salondan diğer odalara açılan koridorun kapısını açıp içeriye girdi. Yet'le bir an bakışıp onun peşine takıldık. "Yet," dedim ona yandan bakarken. "Falh'ı spor yaparken izlemek neden hoşuna gidiyor?"

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin