47. BÖLÜM: 'ATÖLYE'

2.5K 494 789
                                    

Selam yakışıklılar ve yakışıklı hisseden harika insanlar! Bir günlük gecikme için üzgünüm, işte yeni bölüm!

Medya: Sabrina'nın çalışırken kullandığı hologram yüz koruyucu bunun tüm yüze yayılmış hali gibi hayal ediyorum.

İyi okumalar!

🤖

Yorgunluğum sadece vücudumda ufak bir sızıya dönüşmüştü.

Uykudan ölürken ayakta kalmaya alışıktım. Vücudumun ve zihnimin sınırlarını zorlamak benim için zor olmuyordu fakat yine de can sıkıcıydı işte. Sırtımı duvara dayamış bir şekilde temizlik robotlarının tüm eşyaların üzerinde gezinmesini beklerken çayımı ağır bir şekilde yudumluyordum. 

Buraya uzun zamandır gelmediğim için her şey tozlanmıştı. İlk başlarda buraya çok sık gelirdim fakat yaptığım iş saha işi olmaktan çıkınca ve masa başı işe dönünce burayı kullanma ihtiyacım da azalmıştı. Böylece buraya gittikçe daha az gelmeye başlamıştım. Yine de burası benim için önemliydi. İçeriye girdiğimde, kalbimi sızlatacak kadar önemli.

Geçmişte çok değer verdiğin biriyle birlikte durduğun bir odaya tek dönmek kolay değildir. Sevdiğin biriyle yürüdüğün yollardan tek başına geçmek, onunla yediklerini tek başına yemek... Adımların geri geri gidiyor gibi olur, yediğinden tat alamazsın. Sanki zaman ve zamanın o kısmından aldığın tat geçmişte donup kalmıştım.

Gözlerim babamın atölyesinin her köşesinde dolanırken bunu yaşadığım söylenemezdi. Buraya babamı kaybettikten sonra defalarca gelmiştim. Artık atölyenin herhangi bir köşesine baktığımda anılarım zihnimin içinde son kalitede oynamıyordu.

Bakışlarım boş duvar köşesine kaydı. İlk zamanlar burada durmanın ne kadar zor olduğunu hatırlıyordum. Evdeki kahve makinesini onarmak için geldiğim atölyenin köşesine çöküp kahve makinesine sarılarak ağlamaya başlamıştım. Ve sonraki gelişimde de aynı şey olmuştu. Bir hafta boyunca hiçbir değişiklik yapamadığım kahve makinesiyle eve dönüp odama kapanıyor ve ağlayarak geçirdiğim zamanı telafi etmek için çalışma masama kuruluyordum.

Atölye ne çok büyük, ne de çok küçüktü. Zaten önemli olan boyutu değildi. İçinde yapmak isteyeceğim çoğu şeyi yapmamı sağlayacak aletler vardı. Babam kendi ilgilenmediği aletleri bile almıştı. Bir gün bana lazım olabileceğini düşünmüştü. Ben içten içe bunun onun koleksiyoncu ruhundan kaynaklandığını bilirdim.

Devasa bir ayrıştırıcı masa kapının en uzağında, duvara dayalı bir şekilde duruyordu. Sistemi kapalı olduğu için simsiyah gözüküyordu. Çalışırken ise mavinin tonlarında sekmelerle dolu, parıltılı bir şeye dönüşüyordu. Babamın bir Helyum saati yaparken beni masanın ortasında oturtup yaptıklarını izlememi istediğini hatırlıyordum. İlk başta hiçbir şey yapmadan onu izlemek hoşuma gitmiyordu çünkü anlamıyordum.

Bir yıl olmadan babamın ne yaptığını bana anlatmasına gerek kalmamıştı.

Dudaklarımda küçük bir tebessüm oluştu. Kendimde göremediğim potansiyelleri bende gören o olmuştu. Bugün yanımda değildi. Ergenlik döneminde karakter gelişimim tamamlanırken de yanımda olamamıştı fakat beni ben yapan büyük ölçüde onun bana bıraktığı izlerdi. Harika bir babaya sahip olduğum için çok şanslıydım. 

Çayımın dibini de içtikten sonra iç geçirdim. Bardağı buruşturup geri dönüşüm çöpüne attım ve çöpü çalıştırdım. İşini bitirene kadar bir sorunu olup olmadığını anlamak için onu izledim. Çıkardığı küçük bir uğultu dışında hiçbir sorunu yoktu. Bardak temizlenmiş bir şekilde yeniden şekil verilerek tezgahın üzerine gönderilmişti. Parmaklarım duruma el atmak için kaşınsa da bu gece başka önceliklerim vardı.

KAHRAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin