rumor % hyunin

[chapter 10] pajama party

Hyunjin mutfakta atıştırmalık bir şeyler bulmak için dolapları karıştırırken Jeongin de odayı düzenliyordu. Hyunjin ilk defa pijama partisi yapacaktı ve yarın onun için sıkıntılı bir gün olacağından en azından bu gece eğlenmek istiyordu.

Jeongin televizyon karşısındaki L koltuğu yatırıp battaniye ve yastıkları yerleştirmeyi bitirdiğinde, Hyunjin içeri bir paket cips, bir tabak dilimlenmiş elma ve iki bardak meyve suyu getirmişti. Onları da masaya koyup ellerini beline koydu ve Jeongin'in hazırladığı koltuğa baktı.
"Vay Jeongin bey her zamanki gibi iyi iş çıkardınız." dedi ve sonra televizyonu açıp loş gece ışığının tuşuna bastı. Böylece gözleri daha az yorulacaktı.

Hyunjin eline kumandayı alıp ne açacağını düşünürken Jeongin "Benim dizilerimden birini izleyelim mi?" diye sordu. Hyunjin "İyi fikir." dedi ve Jeongin'in en son dizisinin adını aratıp başlat tuşuna tıkladı. "Bu eğlenceli olacaak, 1 haftalık şaka malzemesi toplar dalga geçerim artık." dedi Hyunjin sinsi sinsi bakıp iki elinin parmaklarını birbirine değdirirken. Jeongin "Ya hyung gözünü seveyim saçma şeyler bulma bak. Paramı alıyor muyum alıyorum. Hem çok iyiysen sen oyna." diye atarlandı. Hyunjin "Tamam sakin ol ufaklık o anlamda demedim. Hani bazen komik senaryolar olur ya öyle. Yoksa kimse senin oyunculuğuna laf edemez aşk olsun Innie." diye konuştu. Jeongin de "Aferin şimdi sus da izleyelim." dedi ve arkasına yaslandı.

Sonunda diziyi izlemeye başladılar. Arada Hyunjin saçma şeyler diyordu arada ise Jeongin, Hyunjin'in anlamadığı kısımları ve karakterlerin rollerini anlatıyordu. İzlerken yanında Hyunjin'in getirdiği şeyleri de yiyip içiyorlardı. Jeongin'in içtiği meyve suyu çilekliydi ve bu onun en sevdiği meyveydi. Bu yüzden büyük bir zevkle içiyordu. Ağzının tamamını meyve suyuyla dolduran Jeongin istemsizce yanaklarını şişirmişti. Hyunjin kafasını ona çevirdi. Zaten yeterince şirin olan Jeongin şişik yanaklarıyla daha da tatlı duruyordu.

"Çok şirinsin." dedi bir anda Hyunjin. Jeongin kafasını hızlıca Hyunjin'e çevirdi. "Ben mi?" diye sordu Jeongin. Bu sorunun saçma olduğunun farkındaydı sonuçta odada başka biri yoktu ama yine de sormuştu işte. Hyunjin gülerek "Yok dizideki kadına diyorum. Tabi ki sensin." dedi ve parmağıyla Jeongin'in yanağına dokundu. Jeongin "Sen de taktın benim yanağıma ha!" diye konuştu şikayet eder bir tonla. Oysa içten içe hoşuna gidiyordu. Hyunjin de Jeongin ile uğraşmayı sevmişti.

Birazcık daha izledikten sonra Jeongin artık sıkıldığını söyledi. Hyunjin ne yapabiliriz diye düşünürken kafasına yastık yemeyi beklemiyordu. "Hey napıyorsun?" diye çığırdı Hyunjin. Elini kafasına götürüp ovaladı. "Of çok acıyor yaa!" derken eline başka bir yastık alıp Jeongin'e fırlattı. Jeongin ise kendisine çarpan yastığı gülerek geri Hyunjin'e atmıştı. Ama bu sefer Hyunjin ani refleksleriyle yastığı yakaladı ve 'Ooo' diye bağırmaya başladı. Jeongin ise ona sus işareti yapıyordu. Hyunjin tuttuğu yastığı sertçe Jeongin'e tekrar fırlattı. Ama tam fermuar kısmı karnına çarptığı için canı acımıştı. Jeongin de bu yüzden eline aldığı iki yastığı Hyunjin'e fırlattı. Biri yere düşmüş biri de koluna çarpmıştı. Artık ikisi de ayaktaydı ve büyük salonda birbirlerine yastık fırlatarak koşuşturuyorlardı.

Biraz daha oynadıktan sonra sonunda gülmekten, koşmaktan ve fırlatmaktan nefes nefese kalmışlardı. Hyunjin 'Wooh' diye bir ses çıkarıp kendini koltuğa attı. "Bu haksızlık ben kazandım." dedi Hyunjin hala nefeslenirken. Jeongin "Yok öyle bir şey ben sana bir tane yastık atıyorum sen gelip yastıkları örtünün içine koyup bohça yapıyorsun öyle fırlatıyorsun. Az daha parmağım gidiyordu." dedi. Hyunjin, Jeongin'in kendi muhteşem yastık savaşı planlarını anlatışını keyifle dinliyordu.

Bu yorucu etkinlikten sonra daha sakin bir şey yapmak istediler. Hyunjin bu aralar el işi şeylerle ilgileniyordu ve bunlardan en sevdiği ip ve boncuklardan bilezik yapmaktı. Hyunjin "Hadi birbirimize bilezik yapalım." diye önerdi. Jeongin 'Nasıl?' diye sordu. Hyunjin ise cevap vermeden salondan ayrıldı. Birkaç dakika sonra elinde orta boyda bir kutuyla geri dönmüştü. Kutunun içinde farklı farklı boncuklar ve ipler vardı. Diğer elinde ise makas getirmişti.