Otobüs birkaç saat sonra Seoul'e ulaşmıştı. Hyunjin kafasını kaldırıp çantasını sırtına taktı ve otobüsten indi. Oradan ise taksiyle şirket binasına gelmişti. Taksiden inerek binaya yaklaşmaya başladı. Her adımda daha da endişeleniyordu. Sonunda kapıyı açtı ve içeri girdi. Girdiğinde içerideki tüm gözler ona çevrilmişti. E sonuçta birisi bir yere girince herkes o kişiye bakardı. Ama söz konusu bir zorba (!) olunca Hyunjin bir sıkıntı çıktığını düşündü. Gerçi yüzü kapalıydı ama olsun.
Hyunjin başını eğerek ilerlerken şuan hiç karşılaşmak istemediği o kişiyi gördü: Han Jisung. "Oo kimler gelmiş!" diyerek Hyunjin'e yaklaştı Jisung. Hyunjin, Jisung'un onu nasıl tanıdığını anlayamamıştı. Oysaki yüzü kapalıydı. Demek ki Jisung bu konuda yetenekliydi. Hyunjin "Jisung biraz sessiz olsan olur mu?" dedi ona yaklaşırken. Jisung "Haa doğru bugün görüşmen var çünkü sen azılı bir suçlusun." dedi gözlerini kısarak. Hyunjin "Ne suçlusu Jisung saçmalama. Hey sen görüşmem olduğunu nereden biliyorsun?" diye sordu. Jisung'un her şeyi bilmesi onu ürkütüyordu. Jisung sadece "Yerin kulağı vardır." dedi. Hyunjin şu ikonik yan gözle bakma suratını yaparken Jisung "Her neyse sana iyi şanslar dostum. Görüşürüüz." dedi ve Hyunjin'e el sallayarak oradan ayrıldı.
Hyunjin az önce ne yaşadığını anlamayarak patronunun ofisine doğru ilerlemeye başladı. Zaten önceden onu arayıp geleceğini söylemesine ve anlaşmalarına rağmen hala yüz yüze görüşecek olmaları Hyunjin'i daha da geriyordu. Ve işte sonunda ulaşmıştı. Kafasını kaldırıp kapıyı tık tıkladı. İçerden kısık bir 'Gir!' sesi duyulunca da Hyunjin kapıyı açtı.
İçeride masanın başında patronu, masanın karşısındaki koltuklarda da o kız, Hyunjin'in öğretmeni ve Hyunjin ile aynı mahallede oturan bir adam vardı. Masada birkaç dosya da duruyordu. Hyunjin saygısından ötürü eğilince diğerleri de eğilerek selam verdi. Sonra da masanın karşısındaki koltuğa oturdu ve sessizce patronunun konuşmasını bekledi. "Evet artık hazırsanız başlayalım." dedi patron.
...Hyunjin sesini yükseltti. Karşısındaki kızın ne saçmaladığını anlayamamıştı. "Yani sen şimdi benim güya sana yaptıklarımı tam hatırlamadığını mı söylüyorsun? E o zamam neden başlattın?" dedi Hyunjin aynı zamanda içinden küfür ederken. Kız, gözlerini devirdi ve "Tam hatırlamıyorum çünkü uzun zaman geçti ama bana yaptıklarının etkisi hala üzerimde Hyunjin." dedi. Hyunjin elini savurarak "Söyle o zaman ne etkisiymiş amınakoyim kapıyı kapatmadım diye mi? Gerçekten mi? Allahım bu kadar alıngan olunmaz be ben bile bu kadar dramatik değilim." diyerek yan koltukta oturan adama baktı ve "Bari sen bir şey söyle hiç sana kaba davrandım mı ya da ne bileyim... Annemle tanışıyordunuz zaten. Hiç bir şey yaptım mı?" diye sordu. 30 dakikalık görüşmeleri boyunca Hyunjin, ona iftirayı atan kızım saçma sapan sözlerini dinliyordu.
Dediğine göre Hyunjin'in kendisine yaptıklarını tam hatırlamıyormuş ama hala o kırgınlığı üstündeymiş ve Hyunjin bu sözde zorbalıkları yaptığı için ünlenmeyi ve katılacağı yarışmayı hak etmiyormuş.
Hyunjin ile aynı mahallede yaşayan adam biraz düşündü ve "Yani bana yapmadın tabi ki yapamazdın çünkü benden küçüksün ama ben senin birileriyle kavga etmene tanık olmuştum." dedi. Hyunjin, adamın onu koruyacağını düşünürken şimdi bu konuyu açmasına çok sinirlemişti. Kız "Al bak o da öyle diyor!" diye çıkıştı. Hyunjin kıza elini sallayıp "Otur yerine tamam. Ay sen sanki hiç kavga etmedin resmen meleksin ha, şuan yaptığın bile saçmalık." derken, patron "Tamam arkadaşlar kesin şunu!" dedi ve ikisi de sakinleşip adamı dinlemeye devam ettiler.
Adam "Yani kavga ettiğini gördüm evet ama burada karşılıklı bir anlaşmazlık söz konusu. Annenden biliyorum toksik bir sınıf ortamın vardı ve bu seni de etkiledi doğal olarak yani tüm suçu Hyunjin'e atman bence kabalık." dedi son kelimelerini kıza bakarak söylerken. Kız cevap verecek laf ararken Hyunjin adama beşlik çaktı.
Kız "Ama bana ne sınıf ortamı kötü diye o da kötü olacak değil ya." dedi Hyunjin'in haklı olduğunu içten içe bilirken. Fakat işte ona olan siniri bunu kabul etmesini engelliyordu. Hyunjin "Öncelikle, senin yaptıklarını da çok iyi biliyoruz hanımefendi. 8. sınıftaki olayı anlatmayayım istersen." dedi ve sustu. Kızın bu dediğiyle gözü dönmüştü.
(Y.N: Şimdi kıza metne uysun diye rastgele bir isim vereceğim.)Seoul'de bir ortaokul, 2015
Sınav dönemi başlamıştı. Herkes çok sıkı çalışıyordu. Bir kişi hariç: Park Jiyeon. Jiyeon ne kadar çalışmaya çalışsa da bir türlü beceremiyordu bu dersleri. Ailesinin aldığı yeni diz üstü bilgisayarla da çok vakit geçiriyordu üstelik.Sonunda sınav günü gelmişti. Bu sınav, bir nevi liseye geçişi etkileyecekti bu yüzden önemliydi. Ve Jiyeon'un ailesi çok idealistti. Her şeyin en iyisini isterlerdi. Kızlarının iyi bir okula gidip sonra şirketlerinin yeni CEO'su olmasını istiyorlardı. Jiyeon bunu pek hayal etmese de ailesi ne isterse oydu. Ayrıca iyi para vardı.
Öğrenciler belirlenen sınıflara geçtiler ve sıralarına oturdular. Jiyeon'un şansına sınıfta 8'lerin en zeki öğrencilerinden biri vardı: Hwang Hyunjin. Hyunjin'in notları gayet iyiydi. Öğretmenleri tarafından çok takdir edilirdi. Hele bu kaos ortamı olan sınıfta bu kadar başarılı olması onları gururlandırırdı. Çünkü hepsi Hyunjinlerin sınıfında hep olaylar olduğunu bilirdi. Gözetmen öğretmen sınav kitapçıklarını dağıttıktan sonra başlayabileceklerini söyledi ve hepsi önlerine dönüp sorulara başladılar.
Hyunjin soruları dikkatlice okuyup çözüyordu. Paragraf sorularında takılsa da diğerlerini kolayca yapabilmişti. Onun aksine Jiyeon hala tek bir soruda takılı kalmıştı. Kafasını kaldırıp saate baktı şimdiden 8 dakika geçmişti. Daha sonra o soruyu boş bırakıp öbür soruya geçti. Kitapçıkta bir şeyler karalarken neyi doğru neyi yanlış yaptığını bilmiyordu. Sınavdan önce ailesi ne kadar çalışmasını tembihlese de Jiyeon üşendiğinden dolayı sadece ders kitaplarına göz gezdirmişti.
Hyunjin matematik testine geçmişti. Matematiği diğer derslerine göre pek iyi olmasa da yine de az çok yapabiliyordu. İşlemleri, formülleri karıştırmadığı sürece becerebiliyordu. Olmazsa da sallıyordu soruları. Jiyeon ise ya tek tük birkaç işlem yazıp çıkan sonuca en yakın olanları işaretliyor ya da bildiği şey varsa rahatça çözüyordu. Fen bilimleri testinde ise çok takılmıştı. Eski konuları da sordukları için çoğunu unutmuştu. Yabancı dil testi iyi geçmişti ama. Hyunjin ise çoğu soruyu yapabilmişti. Emin olmadıklarını boş bırakarak 3 yanlış 1 doğruyu götürür mantığından kurtulmaya çalıştı.
"Çocuklar 20 dakikanız kaldı!" diye duyurdu gözetmen öğretmen sınıfa. Hyunjin son sorularını çözerken, Jiyeon ise daha tarih testine yeni başlamıştı. En kolay derslerden biri diye sona bıraktığı halde sorular biraz uzun diye sonradan buna pişman olmuştu. 20 dakika sonra Jiyeon yarısı boş kitapçığını öğretmem masaına bırakarak Hyunjin'e baktı. Hyunjin ise neredeyse hepsini yapmıştı. Jiyeon, Hyunjin'in zeki olduğunu biliyordu ve ara sıra bu konuda atışırlardı. İkisi de birbirinden nefret ederdi fakat buna rağmen Jiyeon sınavdan sonra Hyunjin'e nasıl geçtiğini sordu. Hyunjin "Bazı zor sorular vardı ama yine de gayet iyi geçti. Senin aksine iyi bir liseye gidip okulu bitirdikten sonra havalı bir şirkette manzarayı izlerken milyonlar kazanacağım." dedi alaycı bir ses tonuyla. Jiyeon "Ha ha çok komik. Neden benim aksimeymiş beyefendi? Benim ailemin de koskoca şirketi var ben oranın CEO'su olacağım. O senin çalışacağın şirketi de satın alırım. Bak gör." dedi ve oradan ayrıldı. Hyunjin ise arkasından Jiyeon'u taklit ederek "Bık gır Hyınjın!" diye arkasından bağırdı. Ama Jiyeon onu takmayınca burnundan soluyup elini savurdu.
Jiyeon, Hyunjin'in böyle havalanmasına çok sinir olmuştu. "Keşke bir şey yapsam da sonsuza dek sussa." dedi içinden koridorda dolaşırken. O anda koridorun karşısındaki öğretmenler odasına giren sınav gözetmen öğretmenini gördü. Elindeki sınav kitapçıklarını odaya götürüp çıkmıştı. Ve işte o anda Jiyeon'un aklına bir plan geldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rumor % hyunin
FanfictionÜnlü solo sanatçı Hwang Hyunjin kendisine atılan iftiradan sonra büyük bir çöküş yaşıyordu. Ancak bir gün çocukluk arkadaşı ve oyuncu olan Yang Jeongin kapısına geldi... 18.03.21 Not: Arada yemek unsurları olacak, hikaye çok uzamasın ve karışmasın d...