Güneş doğmuştu. Fakat çadırın içinde birbirine sarılmış iki genç hala uyuyordu. Hyunjin, Jeongin ile aynı örtünün altına girince mışıl mışıl uyumuştu. Jeongin de aynı şekilde. Hatta elini Hyunjin'in beline sarmış, öyle uyumaya devam etmişti.
Fakat Hyunjin çıplak ayaklarının çadırdan dışarı çıkmasıyla ayaklarının üşümesi yüzünden uyanmıştı. Hemen bacaklarını kendine çekti ve dar çadırın içinde hafifçe gerindi. Doğrulup telefonunu aldı ve saate baktı. Saat 10 olmuştu bile. Hyunjin'in çıkardığı sesler sayesinde Jeongin de uyanmıştı. Uykulu gözlerle büyüğüne baktı. "Günaydın Hyunjinie." Hyunjin, Jeongin'in gözleri zaten kısık olan, ama sabah daha da kısılan gözlerine baktı ve ona büyükçe gülümsedi. "Günaydın Innie."
Jeongin biraz kendine gelince o da oturur pozisyona geldi ve baş ucundaki su şişesini eline alıp içti. O sırada Hyunjin "Acıktın mı?" diye sordu. Jeongin, ağzındaki suyu yutarken "Dur daha yeni kalktım." dedi. Hyunjin kafa sallayınca "Gel en azından çadırı toplayıp içeri girelim artık." dedi. Jeongin onu onayladı ve birkaç dakika sonra ikisi de çadırdan çıkıp orayı toparlamaya başladı.
Hyunjin içerdeki yorganları, yastıkları alıp katladı ve eve götürdü. Jeongin ise suları ve köşelere sıkıştırılmış çikolata paketlerini aldı. Sonra Hyunjin çadırı katladı ve onu da evin içindeki kilere koydu. "Ben kahvaltı hazırlayacağım Jeongin." diye seslendi Hyunjin tuvalette oturan Jeongin'e. Jeongin "Tamam." diye bağırdı.
Hyunjin dolaptan iki yumurta ve dört adet ekmek çıkarıp yumurtalı ekmek yapmaya karar verdi. Jeongin tuvaletten çıkınca da çay yapmak için suyu kaynattı. Jeongin masaya oturup ekmekleri kızartan Hyunjin'i izlerken bir yandan da telefonundan bir şeylere bakıyordu.
"Hyunjin Hyunjin!" diye heyecanla bağırdı Jeongin. Hyunjin'in ödü kopmuştu bu yüzden elindeki yumurtalı ekmeği az daha düşürüyordu. "Ne oldu Jeongin? Az daha yavaş olamaz mısın?" dedi Hyunjin. Fakat Jeongin bir anda ciddi bir ifadeye bürünüp "Bunu görmen gerek." dedi. Hyunjin şaşırmıştı. Jeongin telefonunu Hyunjin'e uzattı ve "Bunu sonuna kadar oku." dedi.
Ekranda bir makale sitesi açıktı. Netizen denen varlıklar da zaten bu siteden geliyordu. Her türlü haber, dedikodu, skandal bu sitelerde yayılıyor ve insanlar yorumlarda bulunuyordu. Zaten Hyunjin'in iftirası da buradan çıkmıştı.
Jeongin'in gösterdiği makalede ise 'Slave Room' başlığı vardı. Hyunjin makaleyi okudu. Bu yazıya göre kendini American Guy diye tanıtan bir kişi, sevmediği idollere iftira atmak, arama kirletmek için slave room yani köle odası denen bir grup açıp oraya yaşı küçük kişileri ekliyormuş. Bu gruplar yaklaşık 50 kişilikmiş ve eğer o köle denen kişiler American Guy'ı dinlemezse kişisel bilgilerini yayıp bunu kötüye kullanıyormuş. Grupta en küçüğü 13 yaşında olan biri bile varmış. Ve meğersem Hyunjin'in iftirasını asık büyütenler de bu Slave Room üyeleriymiş. Twitter'dan yaklaşık 200 adet hesap açıp Hyunjin'e nefret yorumları yağdırıyorlarmış. (Y.N: Bu arada bu bilgi gerçek. Başta Twice ve Itzy olmak üzere tüm JYP gruplarına bunu yapıyorlarmış. Fakat American Guy denen kişi aslında Izone hayranı ve bu Slave Room'a aldığı kişiler Izone'a laf eden kişilermiş. Yani bir bakıma kendi grubuna yapılan şeyin 10 katını başka gruplara yapmış.)
Hyunjin gördüklerine inanamamıştı. Başından beri bu çoğu kötü yorumu bu grup mu yapıyordu yani? Sinirle elleriyle gözlerini ovaladı. "Şaka mı bu? Güya 22 Şubatta şirketin yayınladığı yazıda 'Sanatçıya yapılan nefret yorumları ve asılsız iftiralar dava edilecek.' yazıyordu. Hani nerde?!"
Jeongin, güç verircesine sevgilisinin omzunu sıktı. "Hyunjin... Of artık dayanamıyorum gidip ben dava açacağım." dedi Jeongin yumruğunu masaya vurarak. "Hayır gerçekten şirketin bir hayrı yok bari ben bir şey yapayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rumor % hyunin
FanfictionÜnlü solo sanatçı Hwang Hyunjin kendisine atılan iftiradan sonra büyük bir çöküş yaşıyordu. Ancak bir gün çocukluk arkadaşı ve oyuncu olan Yang Jeongin kapısına geldi... 18.03.21 Not: Arada yemek unsurları olacak, hikaye çok uzamasın ve karışmasın d...