rumor % hyunin

[chapter 36] treat

"Hyunjin yeter! Lütfen bırak beni."

"Hayır."

"Ama Hyunjin sana söyledim-"

"Ne kadar kabasın Jeongin. Neyse benden buraya kadar."

Jeongin, elinde tek kalmış teyzesinin Almanya'dan gönderdiği çikolatayı Hyunjin'e kaptırmamak için evde depar atıyordu. Hyunjin onun peşinden koşup bir ısırık almaya çalışsa da Jeongin çok sıkı tuttuğu için pes etmişti. Boyutu zaten küçük olduğu için Jeongin haklı olarak cimrilik edip Hyunjin'in gözünün önünde paketi açtı ve çikolatayı ağzına attı. Göbüşünü patpatlayarak "Mmm lezizdi. Ama maalesef ki bir tane kalmıştı. Şansına küs." dedi. Hyunjin, kendinden kısa çocuğun saçlarınu çekiştirmeye başladı. "Bari bana baka baka yemeseydin piç."

Jeongin şaşırırcasına elini ağzına koydu. "Hii küfür ediyor birde. Of tamam gel sizin şurda bir pastane vardı oraya gidelim. Ismarlarım sana." dedi Jeongin. Hyunjin'in sahte sinirli yüz ifadesi kendini masum bir gülümsemeye bırakmıştı. Hyunjin "Yaa gerçekten mi? İşte benim cömert Innie'm." diyerek el çırptı ve evden çıkmak için hazırlandılar.

Jeongin, bazen Hyunjin'in onun sevgilisi değil de küçük gıcık kardeşi gibi davrandığını düşünüyordu. Bu iyi bir şey miydi yoksa kötü bit şey miydi bilmiyordu ama şirin olduğu kesindi. Bazen sinirini bozsa da.

İki genç, Jeongin'in arabasına bindi ve Jeongin arabayı çalıştırıp pastaneye doğru sürmeye başladı. Yaklaşık 10 dakika sonra vardıklarında Jeongin cebinden kalın cüzdanını çıkarıp kredi kartını eline aldı. Tam arabadan çıkacakken Hyunjin durdu. "Jeongin ben arabada mı kalsam ya?"

Jeongin kaşlarını çatarak "Niye?" diye sordu. Hyunjin "İçerisi biraz kalabalık gibi. Beni tanıyan ve orada olduğumu yayan olursa başım derde girer. Zaten ara vermemin amacı buydu. Gündemden uzak kalıp olayların unutulmasını sağlamak." dedi. Jeongin "Evet ama Yuna bizi çektiğinde bile sakin ol, bir şey olmaz demiştin. Şimdi niye fikrini değiştirdin?" diye sorunca da Hyunjin "Bilmiyorum. İçimden bir ses bu riskli diyor." dedi. Jeongin 'Tamam nasıl istersen.' manasında omuz silkip "O zaman ben senin beğenebileceğini düşündüğüm şeyler seçeyim." dedi. Hyunjin kafa sallayınca da Jeongin arabadan indi.

Pastanenin kapısını açtı ve oradaki çalışanı selamladı. Vitrine bakmaya başladı. Pastalar, kekler, kurabiyeler ve daha niceleri. Jeongin kararsız kalmıştı. "Size yardımcı olabilir miyim beyefendi?" diye sordu sonunda vitrinin arkasında duran adam. Jeongin "Aa evet iyi olurdu. Şey acaba çikolatalı bir şeyler var mı? Ah ne saçma bir soru buradaki her şey çikolatalı." dedi söylediğine kıkırdayarak.

Adam da gülümsedi ve "Sorun değil. Bitter mi sütlü çikolata mı?" dedi. Jeongin biraz düşünüp sütlüyü seçti. "Peki gofretimsi şeyler var mı?" diye sordu. Adam bakınıp "Evet evet. Hatta yakın zamanda şöyle bir çikolata gelmişti. Hemen göstereyim..." dedikten sonra vitrinin kapağını açtı ve orada duran tepsilerden birini çıkarıp üstünde duran çikolatayı Jeongin'e gösterdi. "İçi gofret, dışı çikolata kaplamalı fakat değişik bir tarifle hazırlandı. Bence bir deneyin. Klasik gofretlere benzemez." dedi adam. Jeongin "Acaba, şu Almanya'da satılan gofretleri bilir misiniz, onlara benziyor mu?" diye sorunca da adam "Birkaç kez Almanya'ya gittiğim olmuştu. Eğer şu yeşil paketlilerden bahsediyorsan evet onu andırıyor." dedi.

"O zaman ben bir 6 tane bundan alayım. Birde şurdaki tatlı ekmekten 4 tane. Sonra şu aşağıdaki tuzlu kurabiyeden. Ha birde profiterol." diyerek siparişini verdi. Adam, Jeongin'in istediklerini çıkardı ve bir güzel paketleyip Jeongin'e verdi. Jeongin kredi kartını çıkarıp ödemesini yapmaya başladı. O sırada "Şey sizi bir ünlüye benzettim de Yang Jeongin'i tanıyor musunuz?" diye sordu adam. Jeongin şaşırır bir ifadeyle "Ben zaten Yang Jeongin'im." dedi güldü. Adam "Ciddi misiniz?" dediğinde de Jeongin maskesini çıkardı. "Vay canına! Ben sizin hayranınızım bir imza alabilir miyim?" diye sorunca Jeongin kafa salladı ve adam kenardan kalem kağıt çıkararak Jeongin'e uzattı. Jeongin kağıdı imzalayıp adama geri verdi ve sonunda teşekkür ederek oradan ayrıldı.