Bölüm 9

3K 514 121
                                    

9. Bölüm

Özel uçağın penceresinden sessizce dışarı bakıyordu. Beyaz buluttan başka bir manzara yoktu ama hem gittiği yeri seviyor hem de uzun zamandır görmediği arkadaşları ile buluşacağı için heyecanlıydı.

"Sohbetine de doyum olmuyor. Şimdi uyusam yol boyu kıçını devir de uyudu diye arkamdan konuşacaksın"

Uğur gülerek Ümit'e baktı ve başıyla onayladı. Ümit de "İt herif" diyerek güldü.

"Anlat bakalım Zehra'yı nasıl yumuşatın?"

"Karımla özel anlarımı anlatmayacağım Uğur"

"Ha pardon bu seferki ikna yöntemi başkaymış"

"Onu bunu bilmem de döndüğümüzde ikinci çocuğu isterse nedeni bu seyahat olacak"

"Siz onunda altından kalkarsınız. Semih çok akıllı ve iyi yetişen bir çocuk"

"Zehra sayesinde birader, ben altından kalkamazdım"

"O zaman karına güvenmeye devam et. Hem sizin gibi insanlara ihtiyacımız var, bol bol üreyin"

"Sağ ol da damızlık muamelesi yapmasan"

Uğur ukalaca sırıttı yanındaki dolabın çekmecesini açıp oyun kâğıtlarını çıkartıp masanın üzerine koydu. Önlerinde uzun bir yol vardı ve bir şekilde oyalanmaları gerekiyordu. Ümit ellerini ovuşturup kâğıtları kararmaya başladı.

**

Özden çalan kapı yüzünden yayıldığı koltuktan kalktı. İzlediği filminde en heyecanlı yerindeydi üstelik. Gördüğü kişi karşısında ağzı kocaman açıldı.

"Seyyah!"

"Özi..."

Hızda üzerine atlayıp sıkıca sarıldı. Seyyah çiftliğin sorumluluğunu aldığından beri çok fazla dışarı çıkamıyordu. Sabah gün doğumu ile kalkıp atlarla ilgilenmeye başlıyor ve akşamın gelişini bile anlamıyordu. Şikâyeti yoktu ama bazen dışarıyı da özlüyordu. Daha yoğun bir döneme girmeden küçük bir kaçamak yapıp Özden'e geldi.

"Neden gelmeden haber vermiyorsun?"

"Haber versem ne değişecekti?"

"Plan yapardım"

"Yine yaparız, birkaç gün buradayım"

Özden sevinçle ellerini çırpıp olduğu yerde dans etmeye başladı. Seyyah gülerek onu içeri ittirdi. Dışarısı yeterince soğuktu, bir an önce sıcak bir şeyler içip ısınmak istiyordu. Her geldiğinde Özden'de kaldığı için evi gibi benimsediği, rahat ettiği ve her şeyin yerini bildiği eviydi burası. Özden'i beklemeden mutfağa gidip çay yaptı. Dolapları karıştırıp atıştırmalıklar buldu.

"Kızım bu ne ya üç beş bisküvi dışında bir halt yok"

"İşte haber vermeni gerektiren bir konuda bu"

"Neyse sabahtan onu da hallederim"

Seyyah'ın yanına gidip sıkıca sarılarak başını göğsüne yasladı.

"İyi ki geldin. Seninle zaman geçirmeyi özlüyorum"

"Ben de özlüyorum Özi. Organizasyonla uğraşacağına benimle çiftliği idare etmeni isterdim"

"Kendimi o konuda yeterli görmüyorum"

"Hah! İşte buna gülerim. İkimiz o çiftliğin canına okuruz"

Özden kolları sarılıyken başını kaldırıp çenesini göğsüne yaslayarak sevimlice sırıttı. Seyyah yanaklarını, burnunu sıkıştırarak sevdiği onu. Özden şehre yerleşmeden önce her dakikaları birlikte geçiyordu. Şimdi ikisi de o anların yokluğunu hissediyorlardı. Seçimi onlar yapmamışlardı. Hallerinden ne mutsuzluk vardı ne de mutluluk. Çaylarını yudumlarken çiftlikten söz ettiler, yarışlar hakkında konuştular.

KADRAJA GİREN HAYATLAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin