Özden nefessiz koşarak şirkete girdi. Yol boyu kimsenin yüz ifadesini görmemek için başını yerden kaldırmadı. Sanki kime baksa duygularını anlayacakmış gibi gizledi kendini. İçeri girdiğinde Çağrı ofisinin kapısında duruyordu. Anlık göz göze geldiklerinde dakikalardır akmayı bekleyen yaşlar yanaklarından akmaya başladı. Yeşil gözleri damlaların etkisi ile parlıyordu. Maalesef ağlamanın güzelleştirdiği gözlere sahipti.
Çağrı "Özden" dediği anda boğazından hıçkırık koptu ve odasına koşturdu. Çağrı tek kelime edemeden ortada kaldı. Hemen yan ofise, karısının yanına gitti. Bir gözü Özden'in kapısında Gülay'ı çağırdı.
"Aşkım bir şey olmuş, Özden ağlıyor"
Gülay aklından geçenin gerçek olmamasını dileyerek yüzünü buruşturdu.
"Ne olduğunu biliyor musun?
"Galiba... Emin değilim... Belki..."
Çağrı'nın masum ve saf bakışları sevimliydi. "Ben gidip bakayım" dedikten sonra kocasının dudaklarına minik bir öpücük bıraktı ve "Çok tatlısın" dedi. Çağrı bir kez daha şaşkınca kaldı.
"Bu kadın aşkı ile öldürecek beni yeminle"
Özden ince ceketine bir koruyucu gibi sıkıca sarılmış, ayaklarını toplayarak koltuğun köşesine kıvrılmış, ince ince gözyaşı döküyordu. Gülay karşısına geçip başını eğerek yüzüne baktı.
"O mu?"
Özden burnunu çekip başıyla onayladı. Son zamanlarda kuzeninin hayatına usulca sızan bu adamın başına dert olacağını tahmin etmişti.
"Bir şey mi yaptı?"
"Yok"
"Bir şey mi dedi?"
"Evet"
"İyi olması gerekirken kötü olan bir şey mi?"
"Evet"
"Seni sevdiğini mi söyledi?"
Özden hıçkırarak ağlamaya başladı. Gülay biraz daha yaklaşıp sıkıca sarıldı. İçi çıkarcasına ağladığına göre Özden'in de karşılık veren hisleri vardı. Bu durum aile içinde fırtına koparırdı ve toplaması kolay olmazdı.
Çağrı dayanamayıp geldi. Konuşmalarını duymamıştı ama Özden'in hıçkırıkları içini yaktı. Karısının göğsünde ağlayan kadının başını okşadı.
"Hadi bize gidin. Baş başa konuşun. Burada olmaz böyle"
Gülay minnetle kocasına baktı. Özden, Gülay için nasıl kardeşse Çağrı için de öyleydi. İki kadın baş başa kalmak için çıktılar.
Karı koca gece odalarında yalnız kaldıklarında Gülay, Çağrı'ya her şeyi anlattı. Çağrı yatakta ayaklarını uzatmış onu dinlerken daha şimdiden dudaklarını kemirmeye başladı.
"Sevgilim... Feyyaz amca ile Ümran yengeye bunu anlatamayız"
"Gerçeği önce bizden duymaları daha iyi olmaz mı?"
"Tamam, anlattık diyelim... Bunlar medyatik insanlar, boy boy resimleri çıkacak, didikleyecekler. Zaten zamanında benzeri bir olay yaşanmış, ikincisini kaldıramazlar"
"Aynı şey değil Çağrı"
"Aynı değil ama aynı gibi duruyor"
Üzerindeki pikeyi tekmeleyip derin bir of çekti.
"Özden de seviyor mu?"
"Seviyorum demedi ama..."
"Sevmeseydi adamın ümüğünü sıkardı. O da âşık olmuş"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADRAJA GİREN HAYATLAR (Tamamlandı)
RomanceHayatın kameranın önünde yaşanıyorsa her davranışın, her sözün değerli ya da değersiz olsun haber değeri taşır. Söylemediklerini söylemiş, yapmadıklarını yapmış olursun. Gerçeği anlatmak ya da inandırmak ise imkânsız.