Bölüm 5

3.2K 528 191
                                    

5. Bölüm

Özden sabah erkenden kalkıp çiftliğe gitti. Burası şehirden daha soğuktu. Uzaktan evin tüten bacasını görünce içi ısındı. Sıcacık yuvası kollarını açmış onu bekliyordu. Birkaç gün burada zaman geçirecekti. En azından babası hadi git insan içine karış diyene kadar. Taşlık alana girip arabasını park etti. Beyaz beresin takıp siyah uzun kabanını ve deri eldivenlerini giydi. Soğuklar burayı geç terk ederdi fakat bahar geldi mi dünyanın en güzel yerine dönüşürdü. Her yer yemyeşil çim örtüsü ile kaplanır, çiçekler önce açmak için adeta omuz omuza savaşırdı. Derin nefes alınca içe dolan bahar kokusu tüm bedeni canlandırdı. Uçsuz bucaksız araziye bakıp gelecek günlerin hayalini kurdu. Düşüncesi bile güzeldi. Ayaklarının altındaki beyaz taşları ezerek ağır adımlarla kapıya geldi. Elini kaldırdığında kapı açıldı. Annesi elinde sıcak kurabiye tepsisi ile ona bakıyordu.

"Ah önce kurabiyelerden alırsam kızarsın değil mi?"

"Bir öpücük verirsen görmezden gelebilirim"

Kıkırdayarak öpücük karşılığı olan kurabiyeyi ağzına attı. En son akşam yediği için karnı çok açtı. Üzerindeki fazlalıkları çıkartıp annesi ile salona geçti. Babası kahvaltı masasının başında oturmuş bekliyordu. Kızı gelmeden bir lokma yemişti.

"Oy sen beni mi bekledin?" diyerek yanaklarını sıkıştırıp öptü.

"Dudağının kenarında ki kırıntıdan senin beklemediğin anlaşılıyor"

"Dayanamadım"

"Ben bir saattir o kokuya dayanıyorum ama"

Her zamanki birbiri ile uğraşan baba kızdı onlar. Özden oturması ile hemen peynir ekmek attı ağzına. Ağzı tıka basa dolu iken Seyyah kapıdan girdi. Özden ağzı dolu konuşamadığı için kollarını iki yana açıp eliyle gelmesini işaret etti. Seyyah kızın yüzünü elleri ile kavrayıp yanaklarını öptü.

"Oğlum yarım saat önce çağırdım nerede kaldın?"

"Anca işim bitti anacığım. Oh mis gibi kokuyor"

Feyyaz Bey sevgi ile iki evladına baktı. İkisinin de altında bez ile çimlerde, otların arasında koşturmasını hatırladı. Şimdi yetişkin bireyler olmuşlardı ama hala birbirlerine düşkün ve sevgi ile bakıyorlardı.

"Özi kaç gün buradasın. Reçeli uzatsana"

"Gelir gelmez sorulacak soru mu git der gibi. Hepsini bitirme"

"Ne alakası var be. Diğer kâseyi de uzat"

"Az ye ayı! Babam kovana kadar"

"He en çok üç gün"

"Haftayı tamamlarım"

"Haftaya evinde tamamlarsın yavrum"

"Kapı çeneni reçelini ye"

Ümran Hanım "Çocuklar!" diye uyarınca birbirlerine çirkin surat yapıp tabaklarına döndüler.

"E kızım dün akşam nasıl geçti?"

"İyiydi baba, tüm işler sorunsuz yetişti"

"Çağrı ile Gülay ne yaptı?"

"Vallahi çocuk yapmaları için tüm ortamı hazırladım. Bir çaba göstermişlerdir herhalde"

Özden hem gülüyor hem de terbiyesiz konuşması yüzünden azar işitiyordu. Seyyah başını Özden'in sırtına dayamış boğulmamak için öksürüyor ve gülüyordu.

"Çok ayıp kızım insanların özeli ulu orta konuşulmaz. Koca kadın oldun şu çeneni ayar ver artık. Seyyah sen de çıkar o kafanı. Gömüldüğün yerden sanki güldüğünü duymuyoruz"

KADRAJA GİREN HAYATLAR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin