"Kaç yağmur yağacak,
Kaç bizi ıslatacak.
Sen şeker prenssin,
Bense tuz kral.
Bizi eritip ağlatacak..."Gözlerimi açıp yattığım asfaltta yağmur yağan gökyüzünü izledim. Bu kitaplarda oldukça güzel oluyordu. Neden şuan siktiğimin damlaları gözüme girip ortamın içine sıçıyordu ki?
" Sikeyim! Bok vardı da araştırdın. "
Abimin bu saçma dedektiflik huyundan nefret ediyordum. Kendini L mi sanıyordu da Kira'nın işine burnunu sokuyordu?
Yerden kalkıp neyse ki su geçirmez aldığım çantamı bir koluma taktım. Saçlarımdan akan damlalar deli gibi huylandırıyordu beni ama bunu pek umursamadan yoluma devam ettim. Market bulmalıydım. Sigara istiyordu canım.
Evet bir de iş. Elimle ensemi kaşıdım. Birkaç gün idare edebilirdim. Zeref beni kovarken cüzdanı ve çantamı almayı akıl etmiştim. Yine de kalacak bir yer çok acil olmasa da iş bulmalıydım. Sokakta bile kalırdım onda çok sıkıntı yoktu. Elime telefonu alıp kişilerimde gezmeye başladım.
Şöyle zengin bir arkadaşım yok muydu?
Ah tabiki de vardı!
"Alo Laxus?
Natsu? Hayrola beni hiç aramazdın sen. İşin mi düştü?
Aslında evet. Tam olarak işim düştü. Bana bir çalışacak bir yer ayarlaman gerek. Hemde acilen.
Noldu lan? Abinden tıkınmaktan bıktın mı?
Yok ya... Evden kovdu beni.
Gerizekalı. Ne bok yedin acaba? Birkaç gün idare et geri alır seni.
I ıh... Unut onu. Almayacağına eminim.
Bu kadar önemli ne haltlar karıştırdın? Zeref gördüğüm en merhametli insan.
Bana yardım edecek misin yoksa kapatayım mı?
Bana bağırma döverim seni. Yarın bizim ihtiyarın kafesine gel. İhtiyaç yok aslında ama ben söylerim bizimkine torpil falan bir şeyler yaparız.
Sen adamın dibisin.
Tabiki de öyle-"Telefonu suratına kapatıp cebime attım. Güzel güzel fazla hızlı hallolmuştu. Aslında kesinlikle bu kadar hızlı beklemiyordum.
Amann... Laxus olmasa başkasını arardım yine bulurdum bir şeyler. Asıl sorunumuz marketti. Hmm...
Bir market açsam nereye açardım? Köşeye!
Ağır adımlarla yönümü ışıklarının belli olduğu tekel markete çevirdim. Kafamı markete girmeden iki yana sallayıp fazla sularından bir miktar da olsa kurtuldum. Param çok yoktu o yüzden ne yazık ki aromalı alamayacaktım. Keş tütününe kalmıştık.
Girerken başka bir yere baktığımdan görmediğim uzun birine çarpınca yüzümü buruşturdum. Omzum acımıştı.
"Natsu?"
"Ha?"
Kafamı ismimin seslenildiği yere çevirdiğimde unutmamın mümkün olmadığı göz dövmeli çocuk kadrajıma girdi.
"Jellal?"
Biz bir süre bakıştık bir şey demeden. Ardından tekel sahibi şikayet edince gidip paketi aldıktan sonra Jellal'i kolundan sürükleyerek dışarı çıkardım. Tabiki de yağmurun altına değil. Tekelin şemsiye tarzı şeysinden yararlanıyorduk.
"Senin burada ne işin var? Evin şehrin diğer ucunda değil miydi?"
"Bana diyene bak. Senin de evin buraya yakın değil."
Sonunda krizimin sonun gelip çantamdaki mendille ıslak ellerimi ve yüzümü silip sigaramı yaktım.
"Taşındım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Mystery / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.