"Size yemin ederim ya. Eminim tanıdık olduğuna."
"O zaman hatırlasana kim olduğunu aptal herif."
Enseme doğru Gray'den bir tokat yediğimde somurttum. Gray ise somurttuğumu görünce kedi sever gibi elini saçıma geçirip kafamı okşadı.
Oh... Bugün güzel kişiliğindeydi galiba.
"Neyse bu hatırlayacak gibi değil. Ama şunu söyleyebiliriz ki sesi tanıdık geldiyse bizimde tanıyor olma ihtimalimiz var. Dikkatli olalım."
Herkes başını salladı. Bugüne özel Erza ne kadar sinir bozucu hareketlerde bulunsa da Mira ilk defa sessiz sakindi. Sanırım Laxus ile kavga ettiğindendi bu sakinliği.
Maçın üstünden 3 hafta geçmişti. Koskoca üç hafta. Maçlar yapılmıyordu. Herkes savaştan korktuğu için kimse sakatlanmak istemiyordu. Ayrıca kulübü bizim maçtan bir sonraki gün polisler bastığı için Acnologia vs Yıldırım maçı öyle kalmıştı. Acnologia'nın moralinin bozulduğu bir gerçekti. Ama aynı zamanda o maçı ben kazandığım için heveslenmişti de.
Kapının zili çaldığında hepimiz oraya döndük. Pazar pazar kim gelmişti lan? Biz özellikle konuşmak için buluşmuştuk kafede.
Girenler Sabertooth'dandı. Sting ile göz göze geldiğimde bana gülümsedi. Bende aynı şekilde gülümseyip el salladım. Gray'in kafamdaki eli omzuma inmişti. Garipti. Maçtan önceki olaydan sonra sürekli dokunmaya başlamıştı bana. Gerçi sıradan biri için normaldi bu. Ama Gray için değildi.
Yine de şikayetçi değildim bu durumdan. Hoşuma bile gidiyordu hatta.
"Pazar günü çoğunuz izinde olursunuz sanmıştım."
Sting oturduğumuz masaya yaklaşınca çoğu kişiden tatlı bir gülümseme aldı. İstisnayı tahmin ettiğinizi hissediyorum. Hemen sağımdaki herif hariç herkesten...
"Zaten müşteriniz yoksa Natsu'yu alabilir miyim?"
Erza omuz silkip geriye yaslandı. Alırsan al banane der gibi bir hali vardı. Ben ayağa kalkacağım sırada Gray beni geri oturttu. Bir eliyle telefonla uğraşıyordu ve kafasını bile kaldırmamıştı.
"İş zamanında şuan. Git başka zaman konuş. "
" Natsu'nun garson olduğunu biliyorum nedense etrafta hiç müşteri göremiyorum ama."
Bütün masa Gray'in bu yaptığını ağzı açık izlerken Gray oldukça sakin bir tavırla bıraktı beni.
"Ben çalışmıyorum müşteriyim bugün. Natsu bana kahve getir."
Bu çocukça hareketine içimden deli gibi kahkaha atarken dışımdan bir şey çaktırmadan ayağa kalktım.
"Senle sonra konuşalım olur mu Sting?"
Sting'in gözündeki siniri bütün kafe hissediyordu şuan. Yine de yüzüne masum bir gülümseme yerleştirdi.
"Sorun değil zaten kahve içmeye gelmiştik."
Onlar bir masaya oturduğunda Gray hiç istifini bozmadı. Bu ikisinin hala neden kavga ettiğini anlamamıştım. Aralarındaki ufak bir laf dalaşı nelere mal olmuştu. Bizimkiler mutfağa geçince ben de onların masasına gittim.
" Siparişleri alayım. "
Kızlar aynı pastayı söylerken Sting yine limonata istemişti. Son olarak Rogue'ya döndüğümde bana sinir bozucu bir bakış attı. Derdi neydi lan bunun? Neden bacısını sikmişim gibi bakıyordu bana?
"Siz?"
"Ben bir şey almıcam Salamen-"
"Rogue kes şunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Misterio / SuspensoKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.