"Evet... Her şey halloldu sayılır. Lyon ve Ultear ile de barışırsan normale dönersin."
"Boşver kalsın onlar."
Somurtup göz devirdim.
"Ultear ve Lyon seni çok önemsiyor. En azından ayıp olmasın diye önemsiyor gibi yap."
Gray ensesini kaşıyıp Happy ile oynamaya devam etti.
"Rahat ol. Onları kafeye çağırmam barışmak için yeterli olacaktır."
Kafamı sallayıp gayet mutlu görünen Happy'e somurttum. Şuan o kedinin yerinde olmak vardı.
"Natsu Happy'i yiyecek gibi bakma. Eğer sevesin varsa ben yemek yaparken seversin."
Göz devirip telefonuma döndüm. Ben onun benle ilgilenmesini istiyordum. Kediyi sevmek değildi derdim.
"Of... Sting hala yazıyor."
Gray yanıma gelip mesajlara baktı ve somurttu. Yanağını omzuma koyup mesajların kalanını okumaya başladı.
"Pornodan inleme sesi açıp ses kaydı atsak bırakır mı lan seni?"
Kafamı iki yana salladım.
"İnlerkenki sesimi biliyor. Ben olmadığımı kolayca alayacaktır."
Gray bir süre homurdandıktan sonra tekrardan bir fikir çıkardı.
"İnleyip ses at. Arkaya ben bir iki alkış sesi ekleyeyim. Mis gibi inanır işte. "
Kafamı bu sefer iki yana sallayıp piç bir şekilde sırıttım.
" Yalancıktan inlemek sarmıyor. Ha sen dersin ki ben seni inletirim. Deneyebiliriz."
Gray elimi tutup kemerine doğru götürdüğünde acayip heyecanlanıp telefonu kenara fırlatmıştım. Ama tabi ki de Gray bunu sadece taşak geçmek için yapmış, üstüne kemerdeki demiri parmaklarımın arasına sıkıştırıp elimi sıkmıştı. Ben parmaklarımın acısıyla inleyince gülüp geriye yaslandı.
"Al inleyebiliyormuşsun demek."
"Acıdandı bu!"
Gray umursamayıp rahat bir tavırla kemerini çok sıktığından çıkarttı.
"Sonuçta arkadan yiyince de acıyor. İnleme aynı inleme işte."
"Değil."
Yanaklarımı şişirip kollarımı göğsümde bağladım. Şuan bu kadar rahat olmamın elbette bir sebebi vardı. Birkaç gündür nedense flörtleşiyorduk. Hatta bir iki kez Gray kendi isteğiyle boynumdan bile öpmüştü. Tabi o olay apayrı bir şeydi. Benim ona Lyon'ların önünde resmen itaat edişimden sonra fazlasıyla değişmişti aramızdaki ilişki. O günden beri sinir krizi geçirmemiş, hatta aynı evde kalan sevgililer gibi yaşıyorduk.
Demek ki yakınlaşmam için kafama silah dayamam gerekiyormuş. Onu yaptığımdan beri bana porselen vazoymuşum gibi davranıyordu.
Bu duruma şaşırdınız değil mi? Bende şaşırmıştım. Ama anlaşılan Tuz kral benden hoşlanmaya başlamıştı.
"Bana öyle bakıp durma."
Kaşlarımı çatıp bakışımı hiç bozmadım.
"Nasıl bakıyormuşum?"
"Sikini kesmişimde hiçbir şey yapamıyormuşsun gibi."
Homurdanıp Gray'in bacaklarına yattım.
"Ha kestin ha kesmedin yine yapamıyorum ki?"
"Sabırlı ol az, sana alışmaya çalışıyorum işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Mystery / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.