"Gray salak mısın taklit mi yapıyorsun?"
"Ne? Saçmalama silahım var hepsini yatırırım."
"Yarrağım sen daha kız yatıramıyorsun beş kişi arasına kendini atmak ne?"
Bu Gray'in götünü elleyen adam yanında dört korumayla geziyordu ve Gray ortalarına atlayacağını söylüyordu. Hepsini uzaktan vurmayı teklif etmiştim ama adamı öldürmek istemiyordu. Değişik bir işkence fetişi falan mı vardı acaba?
" Ya senin benim emrimde olman gerekiyor. Uslu dur ve izle sadece."
"Sikik bir diktatörsün."
"Hizmetçim olmayı kabul eden sendin. Cesetleri taşımada yardım edeceksin."
Gray başka laf etmeden olduğumuz yükseklikten aşağı beş adamın karşısına atladı.
"Sen kimsin!?"
"Artık kaç kişinin götünü ellediysen hatırlamıyorsun bile."
Gray belinden tabancayı çıkardı. Diğer eline de çakıyı aldı. Kurşunlar fazla pahalıydı antreman yapabildiğini sanmıyordum. Umarım isabet ettirirdi. Tabancayı gören göbekli herifin gözü korkunca dört kişiye saldırma emri verdi. Gray bir süre tabancayı sadece cisim olarak kullandı. Kafalarına vurmak için. İçinde az mermi olmalıydı. Daha çok çakıyla uğraşıyordu. Dördünden ikisini hallettiğinde binanın üstünde olmamdan kaynaklı bir ses duydum. Birkaç ayak sesi vardı. Kaç kişilerdi?
Kulağımı yere dayayıp bir süre dinledim. 3? Hayır 6? En fazla 7 kişiydiler.
Kafamı yerden kaldırıp tekrar Gray'e baktım. Ve o an... O an Gray'in sıçışını gördüm. İki adamdan biri çakıyı göğsüyle karşılayıp Gray'in elini sıkıştırmıştı. Diğeri ise silaha saldırıp onu geriye fırlatmıştı.
Belki o iki adamla idare edebilirdi ama yedi kişinin geldiğinden habersiz olmalıydı.
"Orospu çocuğu bırak kolumu."
Gray güzel bir kroşeyle sol elini kurtardığı gibi sağındakinin boğazına geçirdi bıçağı. Çok iyi dövüşüyordu. Çakısı olmasa bile üç kişiyle rahat kapışırdı. Beklediğim kişiler gelince Gray silahı almak için atıldı. Tabi buna izin vermeyip Gray'e saldırmışlardı. Ben binanın balkon kısmında kimse beni fark etmeden olayı izliyordum. Gray ise altı kişiyle dövüşüyordu. Hepsi aynı anda üzerine çullansalardı Gray'i rahat tutarlardı. Ama onların gururuna gelmişti o yüzden sadece üç kişi tutuyordu.
Gray hayvani gücüyle ikisini üstünden atıp elinin altındakinin boynunu tek eliyle kırdı. Elindeki adam yere yıkılırken şaşkınlıkla onu izledim. Ardından ufak bir etrafında dönme hareketi ile üzerinden fırlattığı iki adamın boynunu kesti. Çok derin kesmemişti. Ama onları yere sermek için yeterliydi. Dövüşmede o kadar iyiydi ki bir an yedi kişiyi de sadece çakı kullanarak gebertebileceğini düşünmüştüm. Beni bu düşünceden alı koyan şey neydi peki?
Gururundan vazgeçen dörtlünün Gray'i tutması ve kendi bıçağını boynuna dayamasıydı.
"Seni pislik bizi öldürmek için özellikle mi eğitildin."
Gray sessiz kalıp gözüyle bana baktı. Bıçak boynunu hafif kesmeye başlamıştı. Henüz derine inmemişti. Daha zamanı vardı.
Gray'in gözlerine baktım. Benden bir şey mi istiyordu? Gözlerini takip ettim. Az önce yere fırlatılan silaha bakıyordu.
" Cevap versene!"
"Bana getir."
"Ne? Ne diyorsun lan!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Mistero / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.