26

60 8 62
                                    

"Nereye?"

"Sting'in yanına. Çocuğu çok uzun süredir ekiyorum."

Gray'in evindeydik. Gajeel ben ve Gray maçlarla ilgili konuşuyorduk ama ben son anda Sting'i unutmuştum. Ve aklıma yeni gelmişti.

"Gitme sonra gidersin."

Gray Gajeel'dan uzaklaşıp kapıda ayakkabı giyen benim yanıma geldi.

"Saçmalama. Çok dikkat çekerim. Hem... Benim ihtiyaçlarımı karşılamıyorsun bende başkasını buluyorum."

Gray kollarını göğsünde birleştirip kapıya yaslandı.

"İlk olarak seks bir ihtiyaç değil zevk meselesi. İkinci olarak kediliğini yapıp dibimde gezmen gerekmiyor mu senin? "

Ayakkabılarımı giyince doğrulup telefondan saati kontrol ettim.

" Sokak kedisini asla evcilleştiremezsin Fullbuster bey."

Bana huysuz bir bakış atınca sırıtarak arkamı döndüm ve Sting'in attığı konuma gitmeye başladım. Gray şu aralar beni dibinden ayırmıyordu. Hala mı şüpheleniyordu benden? Götünü kurtarıyordum daha ne?

Sting'in evine geldiğimde göz devirdim. Sabertooth'un tek varisinden daha azı beklenemezdi. Bahçeden eve geçmek üzereyken etrafa bakmam sayesinde Sting'in aslında evin içinde değil bahçedeki büyük salıncakta olduğunu anlamıştım. Orada resmen yayılmıştı. Yüzünde bir kitap vardı. Kitap okurken mi sızmıştı?

Bir dakika şu devirde kitap okuyan biri mi? Aman aman daha neler.

Ellerim cebimde Sting'in dibine girip kitaba baktım. Sanırım ismini hatırlıyordum bu kitabın. Bir psikoloji kitabıydı. Ünlü bir yazar ölmüş kardeşinin boksla macerasını anlatmıştı. Böyle dediğime bakmayın insanı cidden geren bir hikayesi vardı. Ayrıca kitabın yaprakları oldukça eskiydi. Bazıları hafif hafif yırtılmıştı bile. Kapak bile çok aşınmıştı. Kim bilir kaçıncı kez okuyordu?

Kitabı suratından çekip dudaklarımı Sting'in dudaklarına bastırdım. O ilk şaşkınlıkla gözlerini açsa da sonradan benim olduğumu görüp ensemden çekip uzun bir öpüşmeye çevirmişti masum öpücüğümü.

"Bir an ektin beni sandım."

"Bütün hafta o kadar yoğundum ki beynim sikildi. Neredeyse unutuyordum."

Sting yanaklarını şişirip beni kucağına oturttu.

"Tanrı aşkına o kafede senden başka garson yok mu seni bu kadar yoruyorlar? Gerçi doğru dürüst işe de gitmiyorsun ki."

Elimle ensemi kaşıdıktan sonra Sting'in üzerine doğru yattım.

"Ufak sırlarım var diyelim. Yorucu sırlar."

Sting bir şey demedi. Bunun üzerine aramızda ufak bir yiyişme geçti. Onun elleri kalçamdayken sabırsızca öpüşmeye başlamıştık bir anda. Sting'in eli iç çamaşırımın içine girip arka deliğimi zorladığında inlemeyle karışık bir nefes verdim. Sting bu inlememe karşı şaşırıp dudaklarımdan ayrıldı.

"Sen... En son benle yaptığınla mı duruyorsun?"

Gözlerimi başka yere çevirip konudan kaçmaya çalıştım. Bu pek benlik değildi. Haklı sayılırdı.

"Dedim ya yoğunum diye... Kendime zaman ayıramıyorum ki.."

Sting gülüp bir eliyle yanaklarımı sıkıp dudağımı nazikçe öptü. Hava iyice kararınca salıncağın etrafındaki mor ve mavi ledler yanmıştı.

"Olsun böyle daha iyi. Başkasının bardağından içmeyi sevmem zaten."

Bir süre daha ufak tefek sürtüşmeler sonunda dayanamayıp aşağı kaydım.

Şeker Prens ve Tuz KralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin