3

95 13 37
                                        

"Gece gece nereye lan?"

"Ananı sikeyim! Sen uyumadın mı?"

Yerimde zıplayıp birkaç adım geriye gittim. Ödüm bokuma girmişti. Bu herifi gece her gördüğümde aynı tepkiyi verecektim. Gulyabani gibi görünüyordu.

"Yok. Daha değil. Nereye?"

"Sigaram bitmiş. Markete."

"Saçmalama otur oturduğun yere. Bu şehirde gece dışarıya çıkılmaması gerektiğini bilmiyor musun?"

Tek kaşımı kaldırdım. Dün gece neredeyse dışarıda tek kalıyordum. Ne diyordu bu herif?

Ah hayır hayır asıl söylenmesi gereken şey dışarı çıkmamalarının sebeplerinden biri bendim önceden. Ne diyordu bu herif?

" Bana bir şey olmaz. Bir çakı ver yeter. "

"Çok vurdum duymazsın. Gebermek için bu kadar uğraşma."

Ayağıma ayakkabıyı geçirirken bir yandan ona laf yetiştirmeye çalışıyordum.

"Sen güven bana şu dünyada gidip gece gece şişlenecek son kişi benim."

"Şu çelimsizlikle bunu nasıl söyleyebiliyorsun?"

"Ben çelimsiz değilim. Tamam çok hayvan da sayılmam ama sen boz ayı gibi olduğundan beni çubuk kraker gibi görüyorsun."

"Çünkü öylesin."

"Amına koduğum baklavalarım var lan benim."

Tişörtümü kaldırıp efor sarf etmeden yaptığım baklavalarımı gösterdim.

"Hasiktir cidden kasın varmış."

Orta parmağımı kaldırıp paramı kontrol ettim. Ardından ise evden çıkıp kapşon kafamda kulağımda kulaklık yaylana yaylana yürümeye başladım.

"Bir masal böyle bitmesin,
Hiç kimse hiç üzülmesin.
Şeker prens erimesin.
Tuz kral onu hep sevsin."

Şarkının sonuna gelmiştim çoktan. Ama hala tekel bulamamıştım. Kulaklığımı çıkartmama rağmen aynı şarkının melodisini duymaya başladım.

"-ne kadar güzel... Ne kadar güzel ..
Ben tuz kral.
Sözlerin ne kadar acı.. Ne kadar acı. Şimdi sevmeli seni, şimdi bakmalı sana..
İçimden göz yaşları.. Şimdi akmalı sana.. Şimdi sevmeli seni... "

Ayaklarım kendi kendine şarkıyı söyleyenin güzel seslerine doğru ilerledi.

" Bak fırtına geliyor,
Dinle rüzgarın sesini...
Sen daha ateşsin,
Bense böyle kül...
Bizi dağıtıp savuracak..."

Şarkıya söz kısmı girdiğinde o ses kesildi. İki bina arasındaki ufak yere yaklaştığımda yerde kan izleri gördüm. Biraz daha yaklaşınca yerde şişlenmiş bir herif görmüştüm. Ardından da sesin sahibini. Sesin sahibi duvara yaslanmış önünde ceset 'şeker prens ve tuz kral' şarkısını söylüyordu.

"Sesin epey güzelmiş."

Onun yaslandığı duvarın giriş kısmına yaslandım. O ise bana dönüp kaşlarını çattı. Bu kadar sakin tepki vermeme şaşırmış olmalıydı.

"Ne zamandan beri insanlar ölümlerine bu kadar sakin geliyor?"

"Ölüm? Ben sadece sevdiğim şarkının sesini takip ettim. Ha bir de... Tekel var mı buralarda sigara almam gerek."

Çocuk kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı. Yerinden kalkmaya tenezzül etmiyordu çünkü elinde silah vardı. Böyle bir zamanda silahı olacak kadar zengindi demek ki.

Şeker Prens ve Tuz KralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin