"Bunu kimseye söyleme. Benim bile söylemem yasaktı aslında."
"Ama bana kıyamayıp söyledin mi yani? Ne demeye getiriyorsun?"
Tek kaşımı kaldırıp 'salak mısın?' der gibi baktım.
"Hayır sadece Lyon'a falan söyleme diye dedim."
"Şeytan görsün onun suratını."
Göz devirip elimdeki çayı içmeye devam ettim.
"Ee ne yapıcaz şimdi?"
"Önce Gajeel'a yaz. Her seni göremediğinde bana yazmaya başladı."
Kafamı sallayıp uzun süredir açmadığım telefonu açıp cevapsız çağrı ve Gajeel'dan gelen mesajların bildirimini sildim ve ufak bir mesaj attım.
"İkinci olarak beni takip edeni araştırmalıyız. Şanslıysak bardaki gerginliği görmemiştir. Şanssızsak yarrağı yedin gibi."
"Alışkınım ben."
Gray abartılı bir şekilde göz devirdi. Öyle cümleye böyle cevaptı amına koyayım.
"Aslında ufak bir planım var."
Gray bana döndü. Benden plan beklemiyordu elbette.
"Önce gidip bu siktiğimin dövmesini düzelttirmek gerekiyor tanınmamak için."
"Yasak demedin mi?"
Kafamı salladım.
"Mor ışıkta görünen kısmı değiştirmek yasak. Ben çin geleneklerine göre olan aslanın üzerine boya attırıp daha farklı bir ejderha çizdirmeyi düşünüyorum."
(yn:işte animede İgneel'dan aldığı güçteki dövmeyi yeni yaptırıcak.)"Anladım. Aslında çok iyi olur bir dövmeciye gitmemiz. Benimde dövme yaptırmam gerek."
Gerek? Benim bildiğim dövmeler keyfimize göre yaptırılıyordu.
"Ne bu zorunluluk?"
"Fullbuster ailesinin geleneğiymiş. Ama biz Dragon Force kadar salak değiliz. Her nesilde dövme değişiyor. Bende çift şerit seçtim. En kolayından, göze batmayan."
-------
"Burada kal. Sadece içeri bir bakıp gelicem."
"Ben neden gelemiyorum?"
Gray'e salak mısın bakışlarımı yolladım. Dövmeleri halletmiştik ve şuan Dragon Force yerinin hemen önündeydik. Ben önceden orada kullandığım kapşonlumu geçirmiştim. Bu sayede çok dikkat çekmeden içeri sızmayı düşünüyordum.
"Gray sus ve burada sigaranı iç. Merak etme içeri tanıdık kaynıyor."
"Seni ne merak edicem lan?"
Omuz silkip kapşonu kafama geçirip içeri girdim. Gözüme maskeli tek gözü kapalı manyak herif çarptığında gülüp yanına ilerledim. Bu herif hala burada mıydı lan? Ayrıca içerisi oldukça değişmişti. Güzel bir iç mimarın elinden geçtiği belliydi. Cobra'nın yanına gidip yaslandığı yere yaslandım.
"Seni burada görmek ne güzel."
"Senin kulaklarıma tanıdık geldi... Ateşin oğlu."
Cobra sırıttığını sesinden belli ederek bana döndü.
"Öyle seslenme bana. Şuanlık tanınmak istemiyorum."
"Ne o göz atmaya mı geldin?"
Kafamı salladım. Yüzümde maske vardı. Beni tanımasına bile hayret ediyordum. Buraya yeni ejder avcılarını görmeye gelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Misteri / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.