"Bütün maçlar iptal edilmiş. Sadece bu akşam ve yarın olan maçlar yapılacak. Onlarda zorunlu."
Gray telefonu kapatıp bana çevirdi kafasını. Şuan onun evindeydik ben ayaklarımı masaya uzatınca gelip bacaklarıma yatmıştı. Ne zaman bana zarar verse sonraki birkaç gün süt dökmüş kedi gibi geziyordu. Gerçi en az iki hafta olmuştu lan.
Pek de şikayetçi değildim.
"Ne demek zorunlu? Yıldırımla olan maçı iptal etmedin mi?"
Oflayıp geriye yaslandım.
"Edemiyormuşuz demek ki."
İptal edebilseydik Laxus ve Jellal ile Erza'yı izlemeye gidecektik. Ama ben son anda kurtarmıştım paçayı. Hem Mira ile Laxus kavga ettiğinden, Laxus'da gelmeyi reddetmişti. Aralarında ne olduğunu bilmiyordum ama Mira'yı ilk defa bu kadar ağlarken görmüştüm.
"Yani bir iki saate kulübe mi gitmeliyiz? Ve şimdi mi söylüyorsun?"
"Benim maça daha dört saat var."
Gray göz devirdi.
"Erken gitme kuralı yok muydu?"
Omuz silktim. O kuralı götüne takan mı vardı lan? Cobra her zaman geç gelirdi maçlara. Gray yatınca saçları geriye yatıp alnını açık bırakmıştı. Elim saçlarına gittiğinde kaşlarını çatıp bana baktı. Artık ona dokunmama eskisi kadar kızmıyordu. Bana alışmış olmalıydı.
"Tanınmamak için saçlarını böyle mi yapsan?"
Elimle saçlarının çoğunu kaldırıp önden ufka bir tutam bıraktım.
"Aynen öyle yapayım da alnımdaki yarayı herkese sunup ben Fullbuster'ım diye bağırayım değil mi?"
Somurtunca hafif kıkırdadım. Bu hep böyle ufak şeylere mi takılacaktı?
"Ufak bir sargı yapıştırırız oraya. Sting'in falan seni tanımasını istemezsin sonuçta."
Elini yüzüme yaklaştırınca bir an çok romantik bir sahne çıkacak falan çıkmıştım. Ama olan şey alnıma sert bir fiske atmasıydı.
"Senin pembe saçlara ne demeli aptal?"
"Maske takıyorum ben dövüşürken."
Gray'in dudakları alay edercesine yukarı kıvrıldı.
"Aa evet hatırladım. Kar maskesine benzer maske takıp çıplak kalıyordun değil mi?"
Eski maçlarımdan birini izlemiş olmalıydı. Yanaklarımı şişirip somurttum.
"Sargılarımı alkolle ıslatıp yakıyorum. Ne bekliyorsun kıyafet giymemi mi? Aynen tişört falan giyeyim de o da yansın."
Gray önce ifadesizce bekledi bir süre ardından aklına gelen şeyle telefondan bir video açıp gösterdi. Bu yıldırımın en güzel dövüşlerinden biriydi.
" Şuraya baksana. "
Eliyle işaret ettiği yere baktım. Yerdeki ufak kıvılcımları gösteriyordu.
" Ee?"
"Ne eee amına koyayım? O ne?"
"Bilmiyor musun?"
Tek kaşımı kaldırdım. O ise kafasını iki yana salladı.
"Normalde ben birinci nesildim. Ama güç farkından ikinci nesile atıldım. Ve birinci nesillerin bir özelliği var. Ben yanan sargılarla dövüşüyorum, Cobra gözler kapalı dövüşüyor ve son olarak Yıldırım. O en beteri. Onun kendine özel maç alanı var. Çok çarpmayacak şekilde ring altından ufak voltlarla elektrik veriliyor. Eğer dayanabilirsen ne güzel. Hakemler bile girmez genelde ringe. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Mystery / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.