"Ultear. Pederi ara. Ve de ki, aynen bunları söyle ama, bu piç kardeşimiz sik kadar kafasıyla kendinden büyük işlere kalkışıyor. Yeni bir varis seçsin. Ve mümkünse bunu siktir edip başka şehre göndersin. Altına not da düş. Eğer böyle bir Dragneel ile de anlaşamadıysa bir sik olmaz bundan. "
Gray zar zor doğrulup karşı çıktı bu duruma.
" Ultear... Yapma. "
" Senin.. "
Lyon Gray'in karnına sert bir diz geçirince zaten dengesi sikilmiş olan Gray ayaklarımızın ucunda yere düştü.
"... tek kelime etmeye hakkın yok. "
Lyon'un yüzünde hayal kırıklığı ve sinir karışık bir ifade varken, Ultear aynı bir çocuk gibi bacaklarını birbirine çekmiş kulaklarını kapıyordu. Lyon Gray'in hemen önünde dizlerinin üzerine çöktü.
"Gray neyi yanlış yaptık lan biz..? Üzerine çok mu yük yükledik? Pederin dediği isimlerin çoğunu biz halletmeye çalışıyoruz. Sana sadece yetişemediğimizden iki en fazla üç isim veriyoruz iki haftaya bir."
İki üç isim mi? Gray kesinlikle kendi kafasına göre de adam öldürüyor olmalıydı. Çünkü öldürdüklerinin sayısının haddi hesabı yoktu.
" Cidden neyi yanlış yaptığımızı söyle de düzeltelim Gray. Tek kalma diye Ultear yanına gelmek istedi kabul etmedin. Ben seninle kalayım dedim onu da istemedin. Hani... Ne yapalım? Soyisimi alırken bile kaç kere tartışmadık mı lan bunu? İnatla istiyorum demedin mi? "
Gray yerde öylece bana bakıyordu. Yerinden kalkmamıştı. Kendini tutmaya mı çalışıyordu? Kalkacak hali mi yoktu? Pişman mıydı? Yoksa sadece yorulmuş muydu? Suratından hiçbir şey anlamıyordum. Sadece boş boş bakıyordu.
" Lan sorun neydi sorun ne? "
" L-lyon yeter... L-lütfen..."
Ultear ellerini deli gibi kulaklarına bastırsa da her şeyi duyduğu için hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Birkaç dakika etraf sessiz kaldı. Lyon yere oturup mantıklı bir şekilde düşünmeye çalıştı. Gray ise yerden hiç kalkmadı. Aynı pozisyonda bekledi. Gözlerimin içine bakıyor oluşu rahatsız ediyordu. Ama yine de şikayet etmeden bende ona bakmaya devam ettim.
"Ultear. Sen Fairy tail'a geç. Gray'i benle beraber Lamia'ya götürücem. Yanımda olması daha iyi."
Ultear hafif kırık bir gülümsemeyle kafasını kaldırdı.
"O-onu şehir dışına göndermicez değil mi?"
Hala Gray'i mi düşünüyorlardı..? Ultear kesinlikle gitmeyeceğini duyunca mutlu olmuştu. Lyon ise belli ki az önce sinirinden demişti onları. Şuan sakin sakin düşünüyordu.
"Hayır göndertmem. Bir boklar yemesi kardeşim olduğunu değiştirmiyor. Küçükken o bizim yanımızdaydı. Ne bok yerse yesin arkasında duracağımızı biliyor. Ondan rahatça yapabiliyor zaten bunları."
Lyon'u yanlış tanıdığımı fark etmiştim. Dışarıdan çok dalga geçer bir yüzü olsa da büyük ihtimal sadece bu üçünün bildiği bir suratı daha vardı. Artık bende biliyordum gerçi. Bu suratı fazlasıyla ciddi ve sakin kalınca düzgün kararlar alabiliyordu. Gray'in tam tersiydi. O sinirliyken kendini tutabiliyordu.
"Natsu... Sana bir şey diyemiyorum hani özür dilemek de iş yapmayacak biliyorum. İstersen evine git. Bir daha Gray'i görmene gerek yok. Fairy Tail'e gelmeyecek zaten."
Gray'i bir daha göremeyecektim. Daha doğrusu bana bunun teklifini sunuyorlardı.
Ben kendime karşı fazlasıyla dürüst biriydim. Her konuda. Ne hissettiğimi de gayet iyi biliyordum. Gray sürekli kriz geçirse de, çok kişilikli olsa da hayatıma ufak bir heyecan kattığı kesindi.
Boynumdaki acıya rağmen nedense onun yarattığı heyecanı istiyordu bedenim. En korktuğum şey hayatımı tamamen boş geçirmekti. Ve ilk defa hayatımdaki boşluğun heyecanla dolduğunu hissetmiştim. Ve bu heyecanın dolduğu kısımda sadece bir kez adam öldürmüş ve hiç sevişmemiştim. Sadece iki kez ufak şeyler olmuştu. Aradığım heyecan ikisi de değildi. Benim istediğim heyecan Gray'di.
"Lyon.. Biliyorsun Laxus ve Jellal adında iki büyük sorunumuz var..."
Lyon onları hatırlayınca elini alnına vurdu.
"Siktir.... Onlar var bir de... Bu durumu kesin görmezden gelmeyecekler. Belki gelebilirlerdi. Tabi çok zeki Fullbuster beyimiz Natsu'nun boynunu morartana kadar sıkmasaydı."
Morarmış mıydı? Büyük ihtimalle morarmıştı. Cidden öleceğimi sanmıştım. Gray buna da tepki vermeyip sadece bana bakmaya devam etti. Gözlerinde nedense bir yalvarış varmış gibi hissediyordum.
" O ikisiyle konuşurum. Etki eder mi bilmiyorum ama ciddiye alırlarsa beni belki uğraşmazlar sizle."
Lyon bana dönüp gizleyemediği şaşkınlığını yüzüne yansıttı.
"Neden böyle bir şey yapasın ki? Gray'den nefret ediyor olmalısın."
Omuz silktim. Ardından gözlerimi tekrar Gray'e çevirdim. Hafif şaşırdığından gözleri büyümüştü. Ama sonradan yine o ruhsuz suratına dönmüştü.
"Natsu..."
Uzun süredir hareketsiz ve sessizce yatan Gray'in ilk tepkisi ismim olunca ona döndüm. Hala onun sadık kedisi olmak istiyordum. Evet sanırım istediğim buydu.
"Sol köşedeki çekmecede bir şey var onu al."
Şikayet etmeyip ayağa kalktım. Beynime oksijen gitmediğinden biraz yalpasam da dengemi sağlayıp dediği çekmeceye ilerledim.
"Gray ne kuruyorsun kafanda? Natsu dediğini yapmak zorunda değilsin."
Lyon ayağa kalkıp bana döndü. Ben çekmeceyi açınca tertemiz bir silahla karşılaştım. Elime alıp onlara döndüğümde Gray suratını bana doğru çevirmişti.
"N-natsu... Silahı bırak..."
Ultear korkuyla yerine sindiğinde Lyon sakinleştirmek adına yavaşça üzerime yürüdü.
Silahı ona doğrultup gerilemesi için işaret verdim.
"Sikeyim sen kimin tarafındasın? Sakin olup şu silahı koy yerine."
"Natsu tetiğe parmağını koy."
Gray bunu söyleyince şikayet etmeden tetiğe parmağımı koydum.
"Natsu napıyorsun? Gray kes şunu! Bırak çocuk gitsin. Natsu sende dur. Seni tehdit mi ediyor bilmiyorum ama onun dediklerini yapmak zorunda değilsin."
Belki de zorunda değildim biliyorum. Ama nedense yapmak istiyordum. Şimdi ne diyecek? Ne yaptıracak? Bu soru içimde deli gibi heyecan yaratıyordu. Bugün bana nasıl davranacak? Sinirli mi değil mi? Boğazımı sıkması öldürmek için mi yoksa korkutmak için mi? Bir yere gidiyor.. Nereye gidiyor? Kimi öldürecek? Kimi kurtarıcak? Artık hayatımda sürekli sorduğum sorular vardı. Kafam hiç boş olmuyordu. Hiç sıkıcı şeyler düşünmüyordum. Hep kafamın için heyecanlı şeyler dolmaya başlamıştı.
"Natsu......"
Son lafını sadece ağzını oynatarak söylemişti. Yerde olduğundan kimse anlamamıştı. Lyon çoktan söylemesi gerektiğini bana söylediğini anlayınca panikle Gray'e döndü.
"Gray ne dediysen geri al! Saçma şeyler yapma."
Yutkunarak silahı iyice kavradım. Bu heyecanlıydı.... Bu his... Mükemmeldi.
"Natsu yap."
"Gray yalvarırım kes şunu!"
Ultear titreyerek acı bir sesle bağırmıştı. Ben ise silahı Gray'in dediği şekilde doğrulttum.
"Natsu tetiği çek."
"Natsu sakın yapma!"
Ultear kulaklarını kapatıp yüzünü bacaklarına gömüp çığlık attı. Lyon ise donuk bir suratla yerine sabitlendi. Hayır bunların hiçbiri istediğim görüntü değildi.
Benim görmek istediğim şey yerde bana gülümseyen Gray'di.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Mystery / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.