"Ooo yakışıklımız gelmiş."
Erza koluyla dün gördüğüm çocuğu dürtüp göz kırptı. Fazlasıyla yakın görünüyorlardı. Sözde benim için gelip Erza'yı izleyen Jellal'in tırnaklarını kıskançlıktan yediğini hissedebiliyordum.
"Aman altı üstü bir gün izin günümdü. Ne abarttınız."
"Şu aralar fazla izin almaya başlamadın mı sen? Çok kaytarıyorsun. Neyse ki yeni çocuk geldi de açığını kapıyor."
Erza eliyle beni gösterdiğinde göz devirdim. Dün çok normalmiş gibi karşılasamda ben değilde başkası olmuş olsaydı her şey farklı olurdu.
Ölürdü büyük ihtimal.
" Sen yeni gelensin. Ben Gray. "
Çocuk suratıma doğru gülümsediğinde en yakın yere kusmak istedim. Sanki dün ceset başında şarkı söyleyen o değildi.
"Natsu."
Uzattığı elini formalite icabı sıktım. Aslında beni öldürme fikri olmadığı sürece sıkıntı yoktu. Hatta iyiydi bile.
Yakışıklıydı sonuçta.
"Güzel ikiniz anlaşsanız iyi edersiniz. Garsonda sadece ikiniz kaldınız aptal Laxus sıkılıp işten çıktı çünkü."
Mira olduğu yerde sinirlenip yandaki tabureye oturdu. Ne güzel cesedin yanında şarkı söyleyen biriyle birlikte beraber garsonluk yapacaktım.
Kapıdaki zil çaldığında kafamı oraya çevirdim. Gelenler dün Sabertooth'dan gelenlerdi. Yanlarında o sarışın çocuk da vardı. Bu ortamdan kurtulmak için bir fırsat yakalarken onların oturduğu masaya doğru ilerledim. Gray ben gittiğimden hiç hareket etmeye tenezzül etmeyip arka kısımda kaldı. Ben ise masaya gidip telefonu çıkardım.
"Siparişlerinizi alayım."
"Minerva çok övdü aslında bugün bende çilekli kek yiyeceğim!"
Minerva dedikleri kızla beyaz saçlı bir kız yumruk takıştırıp gülümsedi.
"Ben filtre kahve alayım.. Uyanamadım. Neden sabahın köründe geldik ki buraya..?"
Siyah saçlı çocuk huysuzlandı. Onun siparişini de aldıktan sonra sarışın yakışıklıya döndüm. Bugün göbeğini hafif gösteren bir tişört giymişti ve alttan tapılası baklavaları gözüküyordu. Son anda kafamı sallayıp gözlerimi çocuğun suratına çevirdim.
" Benim ne istediğimi biliyorsun bence.."
Hafifçe sırıttım. Ama siyah saçlı çocuk fırlatmaktan kırmak üzere oldukları peçeteyi alınca araya girdim.
"Dünkü gibi limonata değil mi? Getiriyorum."
"Evet... Evet evet limonata."
Çocuk ensesini kaşıyıp masanın hemen bitişiğinden önündeki çocuğa hareket çekti. Bu grup cidden eğlenceliydi. Numaramı vermiştim neden sipariş alırken yavşamak yerine yazmıyordu ki?
Siparişleri Erza'ya verip iki tarafın kapısında beklemeye başladım.
"Çoktan müşterilere alışmışsın bakıyorum."
Gray yaslandığım kapının karşı tarafına yaslanıp beni izlemeye başladı.
"Evet.. Garsonluk ara sokakta şarkı söylemekten daha kolay."
Sinir bozucu bir şekilde gülümsediğimde kaşlarını çatmıştı.
"Garsonluğu müşteri olmadan yapamazsın. Ben onu herkese yaparım. Sana da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeker Prens ve Tuz Kral
Mystery / ThrillerKaç yağmur yağacak, Kaç bizi ıslatacak. Sen şeker prenssin, Bense tuz kral. Bizi eritip ağlatacak.