17

80 54 12
                                        

" İmkansız olsa da güzeldi, arafta gibiydi tıpkı. Savaş ve aşkın tam ortası..."

17

Nefesler tutulmuş herkes sessizce derdini sessiz çıglıkları ile anlatıyordu. Öylesine bir korkuydu ki bu, anlatmaya kelimeler yetmezdi. Zayıf kalmıştım o gün ama bugün o kurşun bizden bir hayat çalmadan bir hayat kurtarmıştım. Bir kişi için de mezasr açılmayacak, üzerine toprak dökülmeyecekti.

Soluk soluğa kalmış kızı kalın kolları ile saran abisi, hayatında yıllarca görmediği bir dostuna sarılırcasına sarıyordu kızı. Beden dilinden kardeşini ne kadar sevdiğini anlayabiliyordum. Canı gidiyordu ona bir şey olacak diye. O dövme de bunun habercisiydi. Korumasında olan tek kişi ben değildim. Daha masum kişiler vardı.

Karşımda ki adama tekrar anlattım. " Hasar için gerekli ödemeler hesabımdan zaten yapıldı. Olayın üzerinden bir soğuk su için derim. Polis aranmayacak ve tek kelime edilmeyecek. Eğer bir terslik çıkarsa..." Ceketimi parmağımla kenara çekip belimde ki silahı gösterdim tehdit edercesine. "Anladığınızı düşünüyorum."

"Anlıyorum."

Dudaklarım memnuniyetle kıvrılırken çantamdan şirketin kartını indirdim masaya. "Bir sorun olursa filan bu numarayı arayın. Gerekli işlemler yapılacaktır."

Eline kartı aldı ve soluk soluğa başını sallamakla yetindi. Korktuğu apaçık belliydi. Anlından yerler akıyor, parmakları ile oynuyor ve ayağını yere sürtüyordu.

Kolumu koluna attım ve adam nefesini keserek iri gözleriyle bana baktı. Yakınlaşmadan sesimi kıstım ve,"O kameraların görüntüleri de silinecek. Kendini zeki sanma. Benden üstün değilsin."dedim tek nefeste.

Emindim ki biz gittikten sonra o kameraları polise verecekti. Bunu yaptıgı an belki beni değil ama Aral'ı başına saracaktı. Ben sırf intikam uğruna masum kişileri öldürmezdim. Bu adam sadece canı ve malı derdine düşmüş birisiydi. İnfaz edemezdim.

"Evet efendim. Hepsi silinecek."

İki kere koluna vurup geri çekildim. "Anlamana sevindim. Aksi takdirde olacaklardan zaten ben sorumlu olmam."

Gözlerim hüzünle devrilen masaya değdi. Abi kardeş hasret giderirlerken arada saldırıda benim notlar heba olmuştu. Şimdi yeniden alacaktım o kadar notu. Hepsi cam altında kalmış, etrafa sıçrayanlarda kahve lekesi içinde yazıları gözükmüyordu.

"Tüm bela da beni buluyor zaten. Gel uğraş şimdi..." diye ağzımın içinde geveledim.

Devrilen koltuğun ucunda ki çantamı cam kırıkları arasından kurtardım. Çantanın kulpundan tutup iki yana sallarken yere cam kırıkları sesli bir şekilde düştü. Dudaklarımı birbirine bastırıp hasarı kontrol ettim. Fermuarı açtım çantanın ne alemde olduğuna baktım. Artık kullanamazdım. Devrilmenin etkisiyle bütün kahveydi üzeri.

İçinden telefonumu aldım ve çantayı cam kırıkları üzerine attım. Elimin tersiyle ekranı sildim. Telefon çalışıyordu. Ya ben o notları nasıl toplayacaktım şimdi? Sınava bir hafta kalmıştı.

"Efra."

Arkamı döndüğümde bana çekingen gözlerle bakan Liva'yı gördüm. Yanında Aral kızı belinden tutmuş gözlerini üzerimde gezdiriyordu. Aklınca bir hasar olup olmadığını tartıyordu. Liva'nın yanına yürüdüm.

GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin