3

203 116 166
                                    

"Yaşamak için sadece nefes almak değil savaşmak da gerekiyordu..."

3


Umutlar vardı hayatımızda inançları zirvelere taşımak için. İnanırdım çoğu zaman gerçekleşemeyecek kadar imkansız olan olaylara. İnandım ama hiç bilmiyordum ki bu inancın beni uçurumun ucuna dek sürükleyeceğini. Bu şey her neyse cidden çok acıtıyordu. Hem de çok fazla...

Birini kaybetmek o kadar kolay değildi. Bunu biliyordum ama bu kadar acı verdiğini hiç ama hiç bilemezdim. Sanki kalbime bir kazık saplanmıştı ve onu o saplandığı yerde bir türlü çıkartamıyordum. Daha önce hiç acı vermediği kadar acı veriyordu kalbim. Artık dursun atmasın ve beni bu eziyetten kurtarsın istiyordum ama olmuyordu. Bu acı sonsuza dek benimle kalacaktı ve ben buna alışmak zorunda kalacaktım. Maalesef ben bunun bilincideydim.

Kaçak göçek yaşamak her ne kadar zor bir olay olsa da insalardan olduğunca kaçmak ve yalnız kalmak istiyordum. Tek bir söz bile duymak istemiyordum. Babamın bana söylediği sözler aklıma geldikçe ve annemin o ölüm anı gözlerimin önüne serildikçe sesim kaybolana dek çığlık atmak ve bu olayların beni sürükledigi o uçurumdan gözlerim kapalı atlamak istiyordum. Tek istediğim şey olan onca şeyin sadece bir kabus olmasıydı.

Ama unutamazdım. Etrafımda onlarca insan varken ve peşimizde bizi korumakla yükümlü bir ordu koruma varken sadece bu acıları içimde yaşamaya alışmam gerekiyordu. Evet yeni korumalar gelmişti ve babam annemin ölümünden beni sorumlu tutuyordu. Onun yerine benim ölmemi istedigini açıkça söylemişti. Şimdi ise bana bir yabancı gibi davranıyordu.

Annemi taşıyan kişiler sonunda onu topraga kavuşturmuş ve dualarını etmişlerdi. hepimiz mezarın başında durarak siyah elbiselerimizle annemi mezarına ya da kouşan imamı dinliyorduk. İmamı çagıran ve bu cenaze işlerinin olmasını sağlayan kişi Reha amcam olmuştu. Açıkçası bize çok yardımı dokumuştu. ona minnettardım.

"Hakkınızı helal ediyor musunuz?"diye seslendi imam bizlere.

Gözlerimi yumup derin bir nefes verdikten sonra,"Helal ediyorum."dedim içimde ki en samimi duygularla. Annem gerek bana ve gerekse herkese çok samimi yaklaşmıştı. Annem çok iyi bir kadındı. Bir anne olarak da bir iş kadını olarak da harika biriydi.

Bir gün elbette bir şekilde herkes öelecekti. Ama bana göre en önemli olan şey ölen kişinin dünyada bıraktığı şey para değildi. En önemli şey kişinin dünyada bıraktıgı o maneviyat duygusuydu. Ben annemin duyguyu fazlası ile bıraktığını düşünüyorum. Her zaman içten davranan bir kadın olmuştu.

Omzumda hissettiğim elle birlikte bir kadın sesi,"Tatlım..."diye mırıldandı. Dönüp bu kişinin kim olduğuna baktığımda ise tanıyamadım. Suratı fazla yabancı ama samimi geliyordu.

"Sizi tanıyamadım..."diye konuştum ama sesimin çıktığından bile emin değildim.

Kadın ilk önce gülümsedi ardından ise,"Bu gayet normal tatlım."diye konuşup omzumu sıvazladı. "Ben anneni çok yakından tanırdım. Ölmüş olduğunu duyunca arabaya atlayıp hemen geldim."

"Anlıyorum."diye mırıldanıp başımı öne eğdim ve bakışlarım tekrardan annemin mezarı üzerine yöneldi.

"Anneni gerçekten çok severdim."diyip elini omzumdan çektiğinde tüm akrabaların ve yakınlarımızın gidip de onun hala burda olmasına başta şaşırdım. Ayrıca benimle konuşuyordu babamla değil. Normalde çoğunluk hep babam ile irtibat kurardı.

"Annemin çevresi çok geniştir..."diye fısıldadım. Çenem onu anmanın etkisi ile titrediğinde ise dudaklarımı hızla birbirine bastırıp gözlerimde dolan yaşları bastırdım.

GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin