10

87 62 0
                                    

"Çıkmaza rastlayan ruhlarımız aşkın ateşi ile yanıp kavruluyordu..."

10

Gözlerden akan her damla yaş bir bedeldir. Her göz yaşının bir anlamı vardır. Olmalıydı çünkü. Sebepsiz yere ağlamak için bir neden yoktur. O her göz yaşının ise sebebiyle bir kurban can veriyordu tanrının huzurunda. Oluyorlardı. Birer birer yok oluyorlardı. Gözler önünde...tüm insanlık şahitti buna.

Kaç hayat gözlerini yummuştu hayata. Bunu merak ediyordum. Ölmesinin sebebi neydi...Hangi zalimlik uyardı ki buna zaten. Bekleyişler...saniyeler içinde. Bir ağacın dalından düşen yaprağın hızından daha ayniydi. Kaderin yazdığı bu yazgı mıydı hayatlarımızı yöneten yoksa bizim kalemi elşimize almamız mıydı?

Umut ediyordum. Bir kişinin daha benim yüzümden ölmemesi için dua ediyordum. Bir kişi daha...iyi kişiler ya da kötü...bir kurban. Bir kişinin benim varlığımın nedeniyle gözlerini hayata yummasını istemiyordum.

Titreyen ellerimle tuttuğum su bardağını avcumda tutarken bakışlarım masa başında ki deri koltukta oturan Aral'a değdi. Biraz önce neler olmuştu öyle? Aklım bu şeyleri kavramakta zorlanıyordu. Tamam o adam çok pis şeyler düşünöüş ve beni pisliklerine alet etmek istemiş olabilirdi... Ama...

Öldürdü.

"Ona ne olacak?" diye sordum.

"Kime?" diye sordu. Anlamıştı. Bunu hissediyordum. Dediğim ve ima attıgım şeyi çok iyi anlamış ama beni oyalıyordu.

"Öldü..." Gözlerimi ellerim arasında ki berrak suya indirdim. "Şimdi ne olacak?"

"Çok basit..." diye söze girdi Ezra. "Hiçbir şey olmamış gibi devam edeceğiz. Yapmadığımız şey değil sonuçta. Ceset zaten halledildi. En ufak bir iz bile kalmadı."

"Ne demek halledildi? Hastane...raporlar. Kameralar vardır. Onlarca kişi gördü. Nasıl ya?...anlayamıyorum."

"Burası bize ait Efra." dedi Meriç. "Kameraları dert etmene gerek yok. Her şey bizim kontrolümüz altında. Zaten burda işlenen ilk infaz değildi bu."

Yutkundum. Sertçe...

Su bardağını önümde ki sehpaya indirip elimle anlımı sıvazladım. Herkes çok sakindi. Biraz önce olan her şey sanki hayalden ibaretti. Bitip gitmişti her şey. Ama bunlar benim için o kadar kolay değildi. Bugün çok fazla şeye tanıklık etmiştim. Bünyem bunları kaldırmakta çok zorluk çekiyordu.

"İyi misin?" diye sordu Ediz.

"Sadece eve gitmek istiyorum."

Oturduğum yerden ayağa kalkıp Aral'a baktığımda yanıma geliyordu. Bir anda görüntü kararıp aydınlarken tökezlediğimi hissettim. Gözlerim kayarken ise neyse ki Aral kolumdan tuttu beni.

"İyi değilsin."

Beni kalktıgım yere tekrar oturtup yüzümden saçlarımı çekti. "O eve tekrar gidecebilecegini sanmıyorum."

Kirpiklerim arasında ki mesafe azaldı. "Orası benim evim. Ufak bir tartışma yüzünden evini terk edecek değilim."

GÖLGESİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin